Bu sorunun cevabını aslında çok düşündüm ama tam olarak içime sinen bir yanıt bulamadım. Yıllarca Sir Bobby Robson ve Van Gaal gibi iki efsane teknik adamın ardında Porto ve Barcelona'da yardımcılık yapan bir teknik adamın her Barcelona'ya rakip olduğunda polemiklere girmesinin, tabiri caizse Katalanları çekememesinin sebebini bilen varsa bana da anlatsın.
Chelsea, İnter ve Real Madrid'in başındayken defalarca Barcelona ile eşleşen / karşılaşan Mourinho, sürekli tansiyonu yüksek maçlar oynadı. Chelsea'yi ilk çalıştırmaya başladığı 2004-2005 sezonu daha ilk maçında Sir Alex Ferguson'un Manchester'ını yenebilme başarısı gösteren Jose, bu galibiyetle Ferguson'a artık bu ligde yalnız değilsin mesajını inceden veriyordu. Yine ilk yılında Şampiyonlar Ligi ikinci turunda eşleştiği Ronaldinho, Eto'o'lu Barcelona'yı elemiş ve o sezon yarı finale kadar çıkmıştı. O zamanlar Barca'nın başında Rijkaard vardı. Bir sezon sonra tarih tekerrür etti ve yine ikinci turda Hollandalı teknik adamla karşı karşıya geldi. Messi'nin ilk defa Barca formasını tam olarak giydiği dönemde bu defa turu atlayan Katalanlar olmuştu. Mourinho'nun Barcelona'dan, Barcelona'nın da ondan vazgeçeceği yoktu ve Chelsea ile olan üçüncü sezonunda yine Barcelona ile eşleşti. Bu defa gruplarda birbirlerine rakip oldular ve İngiltere'de kazanırlarken, İspanya'dan beraberliği kopardılar. Mourinho, Rijkaard'a sayısal olarak üstünlüğünü ortaya koymuştu. Ne var ki yarı finalde o zamanki belalıları Liverpool'a elenmişlerdi ve açıkçası biraz da hevesi kaçmıştı Mourinho'nun. Herşey iyi giderken sonunu bir türlü getiremiyordu. Bir dahaki sezonun altıncı haftasında Blackburn beraberliğinin ardından istifa etti ve sezon sonuna kadar dinlendi.
Chelsea - Barcelona 06.05.2009 efsane maç
Erken istifa sonrası Mourinho'nun yardımcısı olan Avram Grant göreve geldi ve takımı kimselerin beklemediği bir şekilde sadece iki puan farkla lig ikincisi yaptı, Şampiyonlar Ligi'nde Moskova'da Manchester Unıted karşısında final oynattı ama penaltılarla kaybetti. Gerçeği söylemek gerekirse Chelsea - Barcelona rekabetinin herkeste en derin iz bırakan maçları, Avram Grant'ın muazzam başarılı geçen sezonuna rağmen gönderilip yerine Luiz Felipe Scolari'nin geldiği, onun da başarısız bulunarak Şubat sonunda apar topar gönderilip Guus Hiddink'in göreve getirildiği 2008-2009 sezonunda Barcelona ile eşleştikleri Şampiyonlar Ligi yarı final mücadeleleridir. Sezona Rijkaard'ın yerine Pep Guardiola ile başlayan Barcelona karşısında Nou Camp'ta alınan 0-0'lık skorun avantajı ile Stamford Bridge'de oynanacak maçın tansiyonunu varın siz tahmin edin. Şampiyonlar Ligi tarihinin en önemli ve dramatik maçlarından biri oynandı o gece. Öyle ki Chelsea'ye 1-0'lık galibiyet final için yetecek ve Hiddink, sadece 3 ay sürecek olan Chelsea macerasında çok önemli bir başarıya imza atacaktı. Daha 10.dakikada Essien'in ayağından muhteşem ötesi bir vuruşla golü bulduklarında Guus Hiddink sevinmişti. bir de üzerine 66'da Abidal oyundan atılınca değmeyin Chelsea'nin keyfine. Ama Barca bu, eğer ikinciyi atamazsan maçın sonlarını sıkıntı ile oynarsın. Nitekim 90+'da ilk golü atan Essien'in ölümcül hatası ve sonrasında Messi'nin asistinde İniesta, mevkiisinin belki de en az gol atan futbolcusu olmasına rağmen kariyerinin en anlamlı golünü atınca Stamford Bridge tam bir ölüm sessizliğine büründü. Zafer, ilk sezonunda Şampiyonlar Ligi'ni de kazanacak olan Guardiola ve öğrencilerinindi. Pep'in golden sonraki atletizmcileri kıskandıran koşusu da görülmeye değerdi. Bu golü o dakikada kim yese üzüntüden kahrolur. Birkaç gün antrenmana çıkası gelmez, kendini odaya bile kitleyebilirsin. Bir dakika farkla kaçan final treni ve sonunda Guardiola'nın Barcelona'sına elenmek kimsenin asla tahammül edemeyeceği bir gerçektir.
Louis Van Gaal, Ronaldo Koeman, Frans Hoek and Jose Mourinho
Neredeyse bir sezon takım çalıştırmayan Mourinho, 2008-2009 sezonunda, Çizme'nin yolunu tutar. Hiddink'in Barcelona'ya dramatik bir şekilde elendiği sezon, o daha ikinci turda Sir Alex Ferguson'a elenir ve sadece Serie A'daki lig ve kupa şampiyonluklarıyla avunur. İnter'deki ikinci sezonunda ise Chelsea'li yıllarında sıklıkla karşılaştığı Barcelona ile bir kez daha rakip olurlar. Grup maçlarında aynı gruba düşen İnter ve Barcelona, ilk maçta golsüz beraberlikle ayrılırlar İtalya'dan. Rövanşta gülen ise Pep olur ve 2-0 kazanır. Yine de ikisi birden gruptan çıkarlar ama kaderin cilvesi yarı finalde yolları yine kesişir. İlk maç yine San Siro'da. Sneijder, Maicon ve Diego Milito ile Katalanlara ummadıkları bir mağlubiyet yaşatır Mou. 3-1'lik alınan görkemli zafer, yine de birçok futbolsever ve yorumcularda "İnter avantajlı ama Messi, İniesta, Xavi, İbrahimovic'li Barcelona en az 2 fark atar ve turu zor da olsa geçer" anlayışı hakimdi. Mourinho bunun bilincinde Camp Nou'ya otobüsü park eder ve Barca'nın akın akın gelen ataklarına bu şekilde set çeker. Henüz 28'de şimdilerin PSG'lisi Thiago Motta atılınca Mourinho telaşa düşer. İkinci yarıda tüm silahlarını kenara alarak Sneijder ve Milito'nun yerine Muntari ve Cordoba'yı sahaya sürer. Otobüs artık tamamen Julio Cesar'ın tam önündedir. 84'e kadar gol yemeden dayansalar da Pique kilidi açar, 1-0. Uzatmalarla beraber kalan 10 dakika Mourinho için belki de 1 saat, 1 gün gibi gelir ama otobüs taktiği başarılı olur ve Portekizli bu defa Pep'den intikamını alır. Zaten sonrası malum, finalde eski hocası Van Gaal'in Bayern Münih'ini 2-0 yenerek Porto'dan sonra ikinci kez Şampiyonlar Ligi Şampiyonluğu başarısına ulaşır.
14.05.1997 Kupa Galipleri Kupası - Sir Bobby Robson & Ronaldo
İnsan Mourinho'nun teknik adamlığa ilk başladığı dönemlerde, yani açıkçası mesleğine stajyer olarak girdiği Barcelona dönemlerindeki fotoğraflara bakınca neden Barcelona düşmanı olduğuna anlam veremiyor. Kendisini ispatlamak mı? 2000'li yılların en başarılı takımı Barcelona olduğu için mi? Porto ve Chelsea'deki başarıları ile tüm dünyanın takdirini kazanmışken, 2008 yazında Barcelona'da geçmişteki hocaları Bobby Robson ve Van Gaal gibi Rijkaard'dan boşalan koltuğa oturmak istediği halde bazı yöneticilerin buna karşı çıkmasından mı? Kendisinin yerine gelen Guardiola'nın bütün kupaları alıp tüm dünya tarafından en iyi teknik direktör olarak lanse edilmesinden mi? Yoksa şahsına münhasır özel bir takıntı mı?
Siz neler düşünüyorsunuz peki?
Bazen garipsediğim çıkıişları olsa da bence gelmiş geçmiş en iyi teknik direktördür kendileri.
YanıtlaSilGelmiş geçmiş derken... Sanki biraz fazla oldu gibi :) Sir Alex Ferguson, Fuardiola, Van Gaal ve eskiler... Mourinho tarzı ile çok başarılı bir teknik adam. Otobüs olayı onu diğerlerine göre antipatik yapıyor. Bence o en yetenekli teknik direktörlerden biri. Ama Guardiola en başarılı teknik direktör. Ancelotti'yi de unutmamak lazım...
Sil