14 Ağustos 2012 Salı

Şimdi Tam Zamanı...

Kalemi elime alıp bir şeyler karalamayalı meğer ne de uzun zaman geçmiş. Siz deyin havaların aşırı sıcaklığından ve sezonun henüz başlamamasından, ben diyeyim bazı özel durumlar ve iş - güç dengesindeki terazinin benim aleyhime olan eşitsizliğinden...

Bir futbol yazanı olarak açıkçası Euro 2012'nin ardından kendimi dinlemeye almış ve sadece gözlemleme metoduyla futbolu ve diğer spor dallarını inceden inceye süzmeye başlamıştım. Futbolda değişen bir durum yoktu. Yine büyük kulüplerimizin sözde büyük (!) yöneticileri ulu orta naralar atıyor ve kendilerine uygun taraftar profillerini de arkalarına alarak zaten gerilmiş ve içi geçmiş futbol piyasasını da yine başka tür kaoslara götürüyorlardı.

İşte tam bu noktada nasıl durulunur, nasıl duyarsız kalınır, nasıl biraz rahat nefes alınabilirdi bilmem ama bir an önce yaklaşan tehlikenin varlığını fark edip acil çözümler üretmenin de zamanı gelip geçiyordu. Geçmişte aynı tribünde farklı taraftarların bir arada maçları izlediği kaliteli ve paylaşımcı taraftar profilleri bugün maalesef temsil ettikleri takımları ailesinden dahi üstün görüp, bu yolda rakibimi geçmek için her yol bana uyar mantalitesiyle kulüpleri yönetmeye ve yükseltmeye çalışan (aslında daha da gerileten) yönetici büyüklerimiz yüzünden fazlasıyla dejenere oldu...



'Spor dostluk ve kardeşliktir' klişesi yada 'Ben sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda ahlaklısını severim' düsturu hep satırlarda kaldı, unutuldu ve sadece elem verici bir durum karşısında hatırlanıldı. Oysa dostluk ve kardeşlik yada ahlaklı sporcu ve taraftar olabilmek bu kadar mı zordu? İpleri tamamen yöneticilerin ağzından çıkacak zihniyete veren ve onlara sonsuz prim tanıyan bir profil mi, yoksa kaybetmenin de bir sonuç olacağı düşüncesini erdemli bir şekilde kabul edip rakibini tebrik eden ve takımını iyi gününde de kötü gününde de yalnız bırakmayan bir taraftar profili mi daha güzel duruyor?

Neredeyse aynı evin içinde farklı takımları tutan kardeşlerin yada akrabası olduğu fakat rakip takıma gönül vermiş diğer yakını ile konuşmayan, sırf bu yüzden tartışan ve bunu ailesine, işine ve sosyal yaşantısına yansıtan bir toplum oluverdik. Bizi birbirimize kırdıran, farklılaştıran her ne varsa artık bunları görmeli ve çevremize de anlatmalı, bu bataklığa düşmüş taraftarlara sağlam bir 'el' atarak sporun dostluk ve kardeşlik anlamına geldiğini hatırlatmalıyız... Bunu ilk biz yapmalıyız hem de daha fazla geç olmadan, daha fazla kan dökülmeden...

Liglerimiz de başlıyor, umarım bu sezon geçmiş yıllardaki sezonlardan çok daha çekişmeli, çok daha dostane, çok daha kaliteli ve taraftarların sadece futbol izleyecekleri bir sezon olur...

twitter @serdarsozkesen


SON 1 AYDA EN ÇOK OKUNANLAR