23 Mart 2020 Pazartesi

Koronavirüsün gölgesindeki NBA



Aralık 2019’da ortaya çıkan ve etkisi yavaş yavaş tüm dünyaya yayılan koronavirüs salgını, binlerce insanın canına mâl olurken,  NBA de bu konuda fazlasıyla etkilenen bir organizasyon oldu.


7 ve 8 Mart’ta toplamda sadece 36 saatlik bir zaman dilimi arasında LeBron James ve Anthony Davis önderliğindeki Los Angeles Lakers; şampiyonluk adaylarından Milwaukee Bucks ve Los Angeles Clippers’ı devirdi. Bu iki maçta rüya ikili 63 sayı ortalaması ile oynadı ve özellikle LeBron, ‘ben buradayken bu ligin kralı benim’ mesajını net bir şekilde verdi. Ayrıca Lakers, 2013 yılından sonra play-off’lara giriş hakkını elde ederek büyük bir özlemi sonlandırdı. Bunu normal sezonun bitmesine 20 maç kala yapmaları büyük bir başarıydı.

Bu girişi yapmamın sebebi, yazıma ilham olacak konu, aslında bu iki maçtı, ama işler bir anda değişti… 2020, dünyanın genelinde inanılmaz bir çöküşe ve kara haberlerin fazla olduğu bir yıla sahne oluyor. Geçen sene başlayan ve bir türlü kontrol altına alınamayan Avustralya’daki yangınlar, NBA efsanesi Kobe Bryant’ın helikopter kazası sonrası trajedik ölümü, Malatya-Elazığ depremi, Van’daki çığ düşmesi sonucu 33 insanımızın ölümü, İdlib’de 33 askerimizin şehit olması derken bu defa Çin’in Wuhan şehrinde başlayan ve etkisi tüm dünyaya yayılan koronavirüs salgını… 

Neresinden bakarsanız bakın 2020, sporun kara yılı olacak gibi görünüyor.

Mart ayının başında bir NBA maçı sonrası mikrofonların başına geçen Utah Jazz’lı oyuncu Rudy Gobert, konuşmasını bitirdikten sonra mikrofona ve masaya elini sürmüş, adeta koronavirüs ile dalga geçmişti. Bu ilginç görüntüden sadece 4 gün sonra 12 Mart’ta takımının Oklahoma City Thunder ile deplasmanda oynayacağı maça çıkmadan önce yapılan koronavirüs testinde Fransız basketbolcunun sonucu pozitif çıktı.


Maç doğal olarak oynanmadı ve NBA yönetimi ligleri tatil etti. Bu tatilin süresi, ilk olarak ‘1 aydan kısa olmamak’ şartıyla tescil edildi. Ardından takım arkadaşı Donovan Mitchell’de de aynı virüs saptandı. Utah Jazz’ın son 10 günde karşılaştığı takımların (Cavs, Celtics, Knicks, Raptors, Pistons) oyuncuları tek tek virüs testine girdi. Pistons’lı Christian Wood’ın da testi pozitif çıkarken, (toplamda 3 oyuncu oldu) diğer oyuncular da korkulan olmadı. Teste girenlerin arasında milli sporcumuz Cedi Osman da vardı. Jazz takımı topyekün Gobert’i bu noktada sorumsuz davranmakla suçladı ve gerginlik doğal olarak tırmandı.

Tüm dünyadaki takım ve bireysel sporlarını durmasına sebep olan koronavirüs, NBA’e de büyük darbe vurdu. Dünyanın en büyük spor organizasyonlarının başını çeken NBA’de oyuncular kadar, taraftarların da morali çok bozuldu. Bundan sonrasında ne olacaktı? Kimsenin olumlu anlamda bir fikri yoktu. ABD Başkanı Donald Trump, ülkede olağanüstü hal ilan etmiş ve vatandaşlarının Avrupa’ya gitmelerini engellemişti. Hiçbir şey eskisi gibi gitmiyordu. Daha fazla NBA oyuncusunun virüse yakalanma ihtimali konuşuluyordu.

Çok geçmeden halkaya Kevin Durant ve Marcus Smart da eklendi.

Başta futbol, basketbol ve tenis olmak üzere tüm sporlar askıda kalırken, bunun organizatörlere ve sporculara zararı milyar dolarların çok çok üzerinde, telaffuz dahi edilmesi güç rakamlara ulaşıyordu. Gidişat, sanki “sporda 2020 diye bir yıl olmadı ve hiç yaşanmadı” cümlelerini kurdurmaya doğru gidiyordu. Her alan, her mekan, her insan artık tehlike altındaydı ve koronavirüs, tüm dünyanın ortak sorunuydu artık.

NBA’de ilk olarak bazı oyuncular, lige verilen ara sebebiyle maaşlarını alamayacak kulüp personellerine yardımda bulundu. Kevin Love’ın başını çektiği grupta, Giannis Antetokounmpo, Zion Williamson, Khris Middleton ve Blake Griffin 100’er bin, testi pozitif çıkan Rudy Gobert ise 200 bin doları kulüp personeline, 300 bini ise virüsten etkilenen ailelere olmak üzere toplamda 500 bin doları cebinden çıkartırken tereddüt etmedi. Stephen Curry, Jeremy Lin de farklı örgütlere yardımda bulundu. Böylesine bir zamanda bu tarz ince dokunuşlar bizleri sevindirmeye yetti.



Peki ligde takvim bundan sonrasında nasıl işleyecekti? Normal sezonun bitimine bir aylık süre vardı ve alternatif fikirlerden bir tanesi normal sezonun burada bitirilmesi ve direkt play-off’lara geçilmesiydi. Ne kadar adil bir durumdu bu, elbette tartışılır ama aksi halde takvim çok değişecekti. Gerçi Batı’da ilk 7 takımın play-off yapması zaten çok normal sonuç olarak görünüyordu. Zira yedinci sıradaki Dallas ile ardındaki takımlar arasında 6 ve üzeri mağlubiyet farkı vardı. Doğu’da ise sekizinci Magic’in en yakın rakibine 6 maçlık galibiyet farkı bulunuyordu. Yani tablo üç aşağı beş yukarı belliydi.

Biz senaryoları masaya yatırırken, alınan bazı duyumlarda NBA’e verilen aranın en az 3 ay olacağı bilgisi geldi. Bu, sürecin oldukça kritik halde olduğunu ve her an her şeye hazırlıklı olacağımızın sinyalini verdi. Mayıs ayı ile beraber play-off’lar başlar, hemen ardından belki konferans finalleri ve NBA Finalleri seyircili oynanır gibi senaryoların hepsi havada kaldı.

Artık, eğer ligler tamamıyla iptal edilmezse; haziran ayının ortasında play-off’lar, ağustos ayının başında NBA Finalleri oynanması gündemde. Yeni sezonun başlangıcı için ise 25 Aralık ilk konuşulanlar arasında.

Sonuç ne olursa olsun, koronavirüs salgınının gölgesinde devam edecek olan NBA’de her an her şey olabilir.


22 Eylül 2018 Cumartesi

Tenise yeni bir heyecan

Tüm dünya genelinde futbol ve basketboldan sonra en fazla izlenen, en fazla sponsoru olan, reklam ve pazarlama alanında çok önemli rakamlara ulaşan ve bireysel sporların en dikkat çekeni olan tenis, Türkiye'de de büyümeye devam ediyor.

Belki ülke genelinde çok başarılı ve dünyaca adından söz ettiren bir tenisçimiz henüz çıkmadı ama özellikle yurt dışındaki turnuvaları an be an takip eden, maçlarını izleyen, çeşitli tenisçilerin büyük hayran kitleleri olan topluluklarımız var. Başta Federer, Nadal ve Djokovic olmak üzere bugün birçok tenisçinin gerek sosyal medya gruplarında gerekse de kendi özellerinde birçok fan'ları mevcut. Sevdikleri sporcuların her maçını saat ayrımı yapmadan gece gündüz izliyorlar, yurt dışındaki internet sitelerini takip ediyorlar ve bildiklerini, yorumları ile beraber sosyal medyadan takipçilerine yansıtıyorlar.

Tenis tarihinin erkeklerdeki en iyi 3 oyuncusunu hala izleyebilme fırsatına sahip olduğumuz bu zamanlarda, kadınlarda da Williams kardeşler, Sharapova, Halep, Kvitova ve diğerleri ile olan inanılmaz rekabete tanık olmak da günümüz tenisseverleri için bulunmaz bir nimet.

Türkiye'de yayıncılık hayatına 2017 ocak ayında başlayan ve 2018 mayıs ayı itibariyle de web sitesi üzerinden hizmetlerine başlayan www.kortdergi.com bugün Türkiye'de tenisin en iyi yaşandığı internet sitesi konumunda. Güncel haberleri en hızlı şekilde ekranınıza ve mobil telefonunuza yansıtan Kort Dergi; kaliteli içerikleri, uzman yazarların yazıları, keyifli röportajları, yurt dışından önemli yazarların çevirileri, araştırmalar, ilgi çekici fotoğrafları ve videoları ile hizmet vermeye devam ediyor.

Bugün binlerce kullanıcının her gün ziyaret ettiği www.kortdergi.com'da son oynanan turnuvaları ve oynanan maçları, izlemeseniz de satırlara döküp, size adeta maçı yaşamış hissini veren bu sitede geçen zamanda adeta tenise doyacaksınız.

Kort Dergisi'ni ayrıca Turkcell Dergilik ve Türk Telekom e-dergi uygulamaları üzerinden de (tüm sayılarını) indirebilir, rahatça ve güvenle okuyabilirsiniz.

Derginin baş editörü Serdar Sözkesen ve imtiyaz sahibi Tolga Yenigün'ün büyük emek verdiği Kort Dergi'deki yazar kadrosu da bir hayli iddialı:

Bedri Baykam
Muharrem Ataç
Pemra Özgen
Büşra Ün
Müslüm Gülhan
Fatih Sabovic
Onur Dinçer
Kemal Ilıkkan
Metin Erdem




13 Nisan 2018 Cuma

Şampiyonlar Ligi çeyrek ve yarı finalleri (2004 - 2018)


Şampiyonlar Ligi'nde yeni formata geçilen 2003 yılından günümüze uygulanan sistemde çeyrek final, yarı final ve finale katılan tüm takımları aşağıdaki tablolarda görebilirsiniz. Malumunuz 2003'ten evvel çift grup yapılıyor, sonrasında finaller başlıyordu.

* Barcelona son 11 sezonun tamamında en az çeyrek final oynadı
* Real Madrid son 8 sezonda oynadığı çeyrek finallerin tamamında kazanıp yarı final oynadı
* Bayern Münih son 10 sezonda 9 kez en az çeyrek final oynadı
* 15 sezonda çeyrek finale çıkan 120 takımın 113'ü (% 94) beş büyük ülkenin (İspanya, İngiltere, Almanya, İtalya, Fransa) takımlarından oluşuyor
* 15 sezonda yarı finale çıkan 60 takımın 58'i (% 97) beş büyük ülkenin (İspanya, İngiltere, Almanya, İtalya, Fransa) takımları. Şanslı iki takım Porto ve PSV.
* Üst üste şampiyon olan tek takım Real Madrid




28 Mart 2018 Çarşamba

Buffon bu defa kazanabilecek mi?

"O Şampiyonlar Ligi kupasını istiyorum. Bu son senem. Ronaldo ve arkadaşları kağıt üstünde bizden daha iyi olabilir ama bu sene her şey daha farklı. Biz de çok iyi bir takımız. Sonuna kadar savaşacağız. 40 yaşındayım ama hala kazanma azmimden bir şey eksilmedi. En son geçen sene finalde onlara kaybetmiştik. Bu defa kazanmalıyız, kazanacağız da..."

Şampiyonlar Ligi çeyrek final ilk maçı...

3 Nisan Juventus - Real Madrid

29 Aralık 2017 Cuma

Thierev!

2017, teniste resmen FEDAL yılı oldu. Federer ve Nadal, yıllar öncesinden klonlanarak geri dönüp 2017'yi forse ettiler. Grand Slam'leri kimselere vermeden bölüştüler, Masters'ların yarısından fazlasını kazandılar. Yılı 1 ve 2 numarada bitirirlerken, arkalarında yer alan gençlere (?) büyük puan farkı attılar. Ne var ki bir zaman gelecek ve onlar da tarih kitaplarına girecekler ve yerlerini diğer nesillere bırakacaklar. O nesillerden belki de en muhtemel rekabeti izleyeceğimizi düşündüğümüz Thiem - Zverev ikilisine bir göz atalım.

Birkaç yıla kadar daha ezeli rekabete sahne olacaklarını beklediğimiz bu iki raketin karşılaşmaları öncesi THİEREV olarak bir kısaltma yapabiliriz. Thiem ve Zverev'den çok değil 1-1,5 seneye kadar bir Grand Slam şampiyonluğu kazanmalarını tahmin ediyoruz. Yetenekleri ve potansiyelleri bizlere bu cümleyi kurdurmamıza vesile oluyor. Her ne kadar BİGFOUR olarak bilinen Federer, Nadal, Djokovic ve Murray hala sezonun tüm turnuvalarında baş favoriler olsa da bu genç yeteneklerin de hazır pusuda beklediklerini ve önlerine çıkacak şansları kesinlikle değerlendireceklerini düşünüyoruz. Herkesin devri var ve zamanı geldiğinde devirler biter, yenisi gelir. Özel hayatlarında da iki sağlam ve sıkı dost olan Thiem ile Zverev, artık bilinen adı ile kısaca THİEREV, en geç iki yıla kadar turun en önemli 3-4 isminden biri olacak ve kariyerlerini onlarca şampiyonlukla süsleyecekler.

THİEM - ZVEREV H2H

2016 Munich, Toprak zemin, Thiem 2-1 Zverev
2016 Nice, Toprak zemin, Thiem 2-1 Zverev
2016 Roland Garros, Toprak zemin, Thiem 3-1 Zverev
2017 Beijing, Sert zemin, Zverev 2-1 Thiem
2017 Rotterdam, Sert zemin, Thiem 2-1 Zverev

2018 ile beraber daha fazla karşılaşacaklarını düşünmekle beraber, iki idol adayına bol şans ve güzel bir kariyer diliyoruz...



18 Aralık 2017 Pazartesi

2017'nin En Güzel Spor Fotoğrafları

Kevin Durant'ın liderliğindeki Golden State Warriors, 12 Haziran Pazartesi günü NBA Finalleri'nin 5. maçında şampiyonluğunu ilan etti. Cleveland'ı 129-120 yendiler ve üç yıl içinde ikinci kez NBA'de şampiyon oldular. Sezon öncesi Warriors ile imzalayan Durant yeni takımı ile ilk senesinde yüzüğünü taktı. Durant, final serisindeki beş maçın tamamında 31 sayının altına düşmeyerek 35.2 sayı ortalama ile oynayarak Finallerin En Değerli Oyuncusu seçildi.
Manchester United'ın orta saha oyuncusu Marouane Fellaini'nin, 8 Ağustos Salı günü Real Madrid ile oynadıkları UEFA Süper Kupası maçında yüzüne çarpan top sırasında ortaya böyle ilginç bir kare çıktı. Fellaini, maçtan sonra özelikle sosyal medyada bir hayli dikkat çeken fotoğrafla ilgili emojilerle beraber "Bana gönderen herkese teşekkürler" twiti attı.
2017'nin son Grand Slam şampiyonluğuna 9 Eylül'de ülkesi ABD'de ulaşan Sloane Stephens, kupayı havaya kaldırırken kapağını yere düşürdü. Stephens'in şaşkınlığı ise karelere böyle yansıdı. 24 yaşındaki Amerikalı tenisçi, dünya 83.sü olarak katıldığı turnuvada, finalde vatandaşı Madison Keys'i 6-3, 6-0 yenerek kariyerinin ilk Grand Slam'ini kazandı.
İspanyol sprinter Sara Andres Barrio, 23 Temmuz Pazar günü düzenlenen Dünya Paralimpik Atletizm Şampiyonasında 200 metrede bronz madalya kazandı. 2011'de ciddi bir trafik kazası geçirdikten sonra iki bacağı da kesilen Barrio, azimle spora tutundu ve 2020 olimpiyatları öncesi cesaretini ve azmini artırdı.
Boston Celtics'in bu yaz kadrosuna kattığı Gordon Hayward, 17 Ekim Salı günü yani sezonun ilk maçı olan Cleveland mücadelesinde sol ayak bileğinden çok ciddi ve talihsiz bir sakatlık geçirdi. Çektiği acı fotoğraflara yansırken, yıldız basketbolcunun en erken Nisan 2018'de parkelere dönmesi bekleniyor.
Uzun atlayış sporcusu Luisa Bodem, 19 Şubat Pazar günü Almanya Kapalı Alan Şampiyonasındaki atlayışı sonrası fotoğrafçılara güzel bir malzeme veriyor.
Real Madrid'in yıldızı Cristiano Ronaldo, 2 Mayıs Salı günü Atletico Madrid'e karşı oynadıkları Şampiyonlar Ligi yarı finali ilk maçında hat-trick yaptı. Ronaldo, attığı ikinci golden sonra yukarıda gazetecilere muazzam bir poz verdi. Real Madrid, bilindiği gibi finalde de Juventus'u yenerek Şampiyonlar Ligi şampiyonu oldu. Ronaldo ise 2017 yılında birçok kupa ve ödül ile belki de kariyerinin en iyi yılını geçirdi.
Dünyanın nefesini tutarak beklediği maçta Floyd Mayweather Jr, 26 Ağustos Cumartesi günü Las Vegas'ta Conor McGregor'a karşı mücadele etti. Mayweather, profesyonel kariyerinde yenilgisiz olarak çıktığı maçta 50. maçında 50. galibiyetini 10. rauntta teknik nakavt ile kazandı. Mayweather, bu maçla birlikte boks kariyerini sonlandırdığını belirtti.
Tenis tarihinin pek çoklarına göre iki büyük isminin ilk kez kortun aynı yarısında çiftlerde beraber mücadele etmesi, şüphesiz 2017 yılının en önemli spor olaylarından birisi olarak tarihe geçti. FEDAL; Laver Cup adı altında 23 Eylül'de Sock - Querrey ikilisini 2-1'lik sonuçla yenerlerken ortaya müthiş kareler çıktı ve izleyenler tam anlamıyla mest oldu.
19 Şubat Pazar, St. Moritz, İsviçre karındaki atlar yarışı.
Oklahoma'nın çılgın çocuğu Russell Westbrook, 16 Ocak Pazartesi günü oynanan ve Los Angeles Clippers'a yenildikleri maçta bir pozisyonda topu kaptıktan sonra en sevdiği aksiyon olan smaçla işi bitirdi.
Dünyanın en hızlı adamı Jamaika'lı efsane sprinter Usain Bolt, kariyerinin son yarışında 12 Ağustos Cumartesi günü Londra'da 4X100 metre yarışında son bayrağı aldıktan sonra sakatlandı ve yere düştü. Bolt'un efsane kariyeri şanssız bir koşu ile bitmiş oldu.
Macaristan'ın Budapeşte şehrinde düzenlenen Dünya Su Sporları Şampiyonası'nda Rusya'lı Nikita Fedotov, 28 Temmuz Cuma gününde yüksek dalış yarışmasında objektiflere bir hayli iddialı poz veriyor.
Novak Djokoviç, Katar Açık finalini Andy Murray karşısında 7 Ocak Cumartesi günü kazandıktan sonra kupasını elinde tuttu. Arkasında ise Katar Açık (Doha) şampiyonasını geçmişte kazanan tenisçilerinin heykelleri vardı. Djokoviç bu kupayı üst üste ikinci kez kazandı.
Güney Koreli bir cimnastikçi olan Chaewoon Kim, 21 Temmuz Cuma günü Polonya Wroclaw'daki Dünya Oyunları'nda yarışıyor.
6 Ocak Cuma günü NBA'de oynanan Philadelphia - Boston maçında Gerald Henderson ile Marcus Smart çarpışıyor.
43 yaşındaki Orlando Duque, 7 Temmuz Cuma günü Red Bull Cliff Diving World Series'te yarışırken Portekiz'in Sao Miguel adasında toprağa düştü. Etkinliği Kolombiya kazandı. Bu, 2013'ten beri turdaki ilk zaferiydi.
Dominika Cibulkova, 13 Ocak Pazartesi günü Avustralya Açık öncesi antrenmanda.
Fransız senkronize yüzücüler 16 Temmuz Pazar günü Dünya Su Sporları Şampiyonası'nda Budapeşte'nin Vajdahunyad Kalesi önünde antrenman yapıyorlar.
Solda Carolina'lı Josh Jooris ve hemen yanında Toronto'lu Nazem Kadri 26 Ekim Perşembe günü yan yana kasede bakıyor.
Formula 1 sürücüsü Lewis Hamilton, 16 Temmuz Pazar günü İngiltere Grand Prix'sini kazandıktan sonra kutlamalarda. Hamilton, F1 kariyerinde dördüncü kez üst üste ülkesinde zafere uzanmış oldu.

7 Aralık 2017 Perşembe

Tarihi Başarı : Beşiktaş Namağlup Lider!


Şampiyonlar Ligi gibi dünyanın kulüpler düzeyindeki en büyük futbol turnuvası olan bir platformda, grupta 6 maç sonunda namağlup lider çıkacaksınız. Bu bir Türk takımı için fazlasıyla lüks bir durum. Bu da yetmiyormuş gibi bir de; grupta en çok puan toplayan Türk takımı (14), grubu lider tamamlayan ilk Türk takımı, grupta en çok gol atan Türk takımı (11), grupta en çok galibiyet alan Türk takımı (4) gibi apoletleri de beraberinde alarak herkesin imrendiği bir takım olacaksınız.

Şenol Güneş, Beşiktaş'a geldiği ilk günden bu yana takıma oynattığı karakterli futbol, ruh ve motivasyonla bu başarının baş mimarı oldu. Vardar ve Ostersunds gibi takımlara elenen F.Bahçe ve G.Saray'ın ülke puanına katkı sunamadığı bir ortamda tek başına direndi Avrupa'nın süper güçlerine. Kadro kalitesi ve derinliği ile bu başarıyı sonuna kadar hak eden Beşiktaş bugün; Cenk Tosun, Quaresma, Babel, Negredo, Medel, Pepe, Adriano, Lens, Gökhan Gönül gibi kariyerleri yüksek profilli futbolcularının yanı sıra Talisca, Tosic, Fabri, Oğuzhan, Tolgay ve Atiba gibi her an hazır ve fit oyuncu grubu ile adını son 16'ya yazdırmayı başardı. Bu da yetmezmiş gibi, ligimizin ikincisinin katılacağı iki ön eleme sayısını bire indirmenin kapısını sonuna kadar açtı.

Messi, Ronaldo, James, Hazard, Kane, Pogba, Buffon, De Bruyne, Coutinho, Neymar gibi dünya yıldızlarının olduğu bir fotoğraf karesinde Quaresma'lı Beşiktaş'ta var artık ve bundan sonra bu tarz karelerin içerisinde daha sıklıkla göreceğimiz bir Beşiktaş'ın geleceğini düşünüyorum. Beşiktaş, Şenol Güneş ile beraber son 3 yılda katettiği yolla bir 'Şampiyonlar Ligi takımı' olduğunu dosta düşmana net bir şekilde gösterdi ve sistemi, oyuncu havuzu, yönetimi ve teknik ekibi ile uzun yıllar Şampiyonlar Ligi'nin müdavimi olacağının işaretlerini sonuna kadar verdi. Avrupa'da kulüpler sıralamasında sezona 43.sırada başlayan Beşiktaş, grup maçları sonunda 22.sıraya kadar yükseldi.

Türk takımlarının yıllardır kabusu olan deplasman fobisi karşısında, grupta oynadığı 3 dış saha maçını da alnının akı ile kazanarak tarihe geçen Beşiktaş, sıradaki rakibini beklerken, şunu net bir şekilde Avrupa'ya gösterdi : Savulun, Türkler geliyor!

Keşke... Şenol Güneş, İstanbul'a daha önce, misal 10 sene evvel gelebilseydi, Türk takımlarının Avrupa'daki sesi daha gür çıkardı ve bugün daha farklı şeyler konuşurduk...



SON 1 AYDA EN ÇOK OKUNANLAR