29 Temmuz 2015 Çarşamba

2015 - Efsaneler Giderken...

Gerrard'sız bir Liverpool, Casillas'ın olmadığı bir Real Madrid, Xavi'siz bir Barcelona, Schweinsteiger olmadan Bayern Münih (gönderiliş sebebi farklı olsa da), Pirlo'suz bir Serie A...

Drogba ve Lampard'ın Ada'dan uzaklara kaçışı, son 15 yılın en iyi 3 kalecisinden biri olan Petr Cech'in acısını kalbine koyarak 11 sene aradan sonra Chelsea'den gönderilişi ve modern çağın filozofu Klopp'un futboldan kısa zamanlı kopuşu...

Efsaneler birer birer uzaklaşırken aramızdan...

Konduramıyoruz belki de onların bu şekilde gidişlerine. Hep aynı takımda kalsaydılar diyoruz ama 'nankör' futbol ve 'hayırsız' yöneticiler hep onları "30+ yaş sendromu"ndan uzaklara iteliyor. Tıpkı daha önce Raul'un Galacticos'tan koparılması gibi, Del Piero'nun Juventus'tan zamansız ayrılışı gibi... Belki de birkaç yıl sonra sıra Rooney'e gelecek, Ramos'a gelecek, Ribery, Buffon, Terry, İniesta'ya gelecek. Kim bilir? Herkes Giggs, Scholes, Maldini, Puyol, Zanetti gibi şanslı olmuyor maalesef. 

Şüphesiz hepsine üzüldüm ama en çok da, 25 yılını kulübe veren ve küçük bir çocuk gibi ağlaya ağlaya giden Casillas ve 'Serie A' markasının son 7-8 yılda iyice yerlerde süründüğü bir ortamda tek başına mücevher gibi parlayan ve çevresindekilere de bir ışık olan nam-ı diğer 'başbakan' Pirlo'nun ABD'ye gitmesine üzüldüm. 



Dünyanın en büyük derbi organizasyonu olan Real Madrid - Barcelona maçlarında artık iki efsane Casillas ve Xavi olmayacak. Buna alışmak hiçte kolay değil. Schweinsteiger demek Bayern Münih'in kalbi demek. Her ne kadar gitmeyi kendisi istese de Bastian'a Bawyera'nın bağrından verilen güç, bağ, dinamizm halefi olan Vidal tarafından ne derece verilebilecek? Gerrard'ın Liverpool ile olan gönül ilişkisini, takımın en başarısız olduğu dönemlerde dahi gemisini başarılı şekilde çılgın denizlerde batırmadan yürüttüğü o anları asla unutmayacağız. Gerrard'ın her şeyiyle takımın üzerindeki görüntüsünü Henderson üstlenebilecek mi?

Drogba'nın efsane olduğu Chelsea'de ve 2 sezon kaldığı Galatasaray'daki maçları, Türkiye Ligi'ne kattığı marka değeri de hep aklımızın bir köşesinde kalacak. Chelsea gibi bir kulübü dünyanın en prestijli markalarından biri haline getirmede en büyük yardımcılarından olan, ortasaha oynamasına rağmen golcülüğü, efendiliği ve 'adam'lığı ile nam salan Lampard'ın Avrupa'yı terk etmesi de ayrı bir üzüntü, ayrı bir sinir bozucu etken. Ya Cech gibi efsane bir kalecinin henüz 33 yaşında olmasına rağmen her şeyini verdiği Chelsea'den ezeli rakibi Arsenal'e gönderilişine ne demeli? Cech belki hala Londra'da ama mavilerdeki ortamı, ev sahipliğini, arkadaşlık ilişkilerini, en önemlisi de huzuru Wenger'in kırmızı malikanesinde bulabilecek mi?

"Andrea Pirlo demek Serie A demek". Peki şimdi çizmeyi kim temsil edecek? Usta frikikleri, otoriter ruhu, kazanma arzusu, futbolun kitabını yazan kişiliği ile Pirlo'suz bir Serie A çok da takip edilesi görünmüyor. Son yılların en modern futbol düşünürlerinden Jurgen Klopp'un harika Dortmund projesinin de bu kadar erken bitmesi ve Klopp'un kendi deyimiyle futbola biraz ara vermesi de dünyanın dört bir yanındaki hayranlarını bir hayli üzdü. Dortmund'u eski günlerine geri döndüren efsane projesi başarıyla sonuçlandı ve misyon tamamlandıktan sonra kabuğuna çekildi. Futbolun dahi filozofu bir gün daha sağlam geri dönecektir, beklemedeyiz...

1 yorum:

  1. Casillas , pirlo , gerrard , kloop ...
    Biri dünyanın en iyi kalecisi , biri maestro , biri gemisini terk etmeyen kaptan , biri de deli . Futbol sizlerle güzeldi beeee

    YanıtlaSil

SON 1 AYDA EN ÇOK OKUNANLAR