Dönem dönem ülkemizden özellikle G.Saray'ın gündemine aldığı Hollandalı, kendisini Ada futbolundan uzaklaştıracak ve yeni heyecanlara yelken açmasını sağlayacak o hamleyi çok ilginçtir ki bir sosyal paylaşım sitesi üzerinden yaptı. 9 Ocak 2011'de takımının M.Unıted ile oynadığı Federasyon Kupası maçından sonra twitter hesabından maçın hakemi Howard Webb'in MANU formasıyla çekilmiş (fotomontaj) resmini paylaşınca önce federasyon yetkilileri tarafından hakkında soruşturma başlatıldı ve ceza aldı, daha sonra da Liverpool kulübü yıldız oyuncuyu 25 Ocak'ta Hoffenheim'a (7 milyon euro) sattı...
Tekrar dönelim, yazımızın başındaki Ryan Babel'in, kendi potansiyelini yeteri kadar gösteremediğinden yakınarak bir yerde kendisine yön haritası da çizmiş olduğu söyleme. Peki bu potansiyel için Ajax, doğru bir yer miydi? Yada Hollanda? Tabiki hayır. Eğer kendisinden beklenilen patlamayı gerçekleştirebilecek bir kafa yapısına ulaşır ve buna uygun bir takım seçerse, örneğin A.Madrid - Schalke - Lyon - Marsilya ve hatta tekrar Liverpool gibi takımlarda pekala kendisini kanıtlama şansını daha çok bulabilir. Daha da derine gidersek şu an Ajax'ta oynayacağına Türkiye'de 3 büyüklerde dahi oynasa hedeflerine daha yakın ulaşabilme imkanı şimdikinden daha fazla olabilirdi.
Misal; Zidane, 2001 yılında Juventus'tan Real Madrid'e rekor transfer bedeliyle hem de 29 yaşında geldi. Hem de ilk sezonunda Ş.Ligi şampiyonluğu yaşadı, en verimli olduğu 26-31 yaşları arasında 3 kez dünyanın en iyi futbolcusu seçildi Fransız efsanesi... Nistelrooy, 25 yaşında PSV'den M.Unıted gibi dev bir takıma geldi. 5 sezonda takımı adına toplam 139 gol kaydetti ve oynadığı dönemde dünyanın en iyi golcülerinden biri olarak anıldı. 30 yaşında Galacticos'a transfer olan Ruud, MANU ve Madrid ile gol krallığı ünvanlarına da ulaştı... Forlan, 22 yaşında M.Unıted'a transfer oldu ama yeteri kadar forma şansı bulamadı. Kariyerinin en büyük sıçramasını yapacağı takım olan Villarreal'e geldiğinde yaşı 25 idi. Sarı denizaltılarda muhteşem 3 sezon geçirdi, 28 yaşında A.Madrid'in yolunu tuttu. Orada da harika işler yaptı. 2 takımla da İspanya'da gol krallığı yaşadı...
Ronaldinho, 23 yaşında PSG'den Barcelona'ya geldi. İlk lig şampiyonluğunu ve Ş.Ligi şampiyonluklarını 25 yaşında gördü, Barcelona'nın 21.yüzyıla damga vurduğu total futbolun öncülerinden biri olarak tarihe geçti. Barcelona formasıyla 2 sezon üstüste dünyanın en iyisi seçildi... Eto'o, 23 yaşında tanıştığı Barcelona formasıyla inanılmaz işler yaptı, sayısız gol attı, 3 lig 2 Ş.Ligi şampiyonluğu yaşadı. 28 yaşında İtalyan devi İnter'e transfer oldu, sezonu 3 kupayla kapatıp efsane bir sezon geçirdi... Kaka, 22 yaşında geldiği Milan'da 25 yaşında kaldırdıkları Ş.Ligi şampiyonluğundan sonra aynı sene dünyanın en iyi fubolcusu ödülüne layık oldu... Örnekler bitmez, uzar gider. Kanaatimce Ryan Babel, kariyeri boyunca aslında en önemli artısını bu açıklamasında göstermiş. Şu anda da 26 yaşında olduğuna göre elini çabuk tutup, çok çalışıp kendisinden beklenilen patlamayı yapması ve hatta bu yolda Robben, van der Vaart, Sneijder, Kuyt gibi abilerini örnek alıp rüştünü tekrar ispatlaması gerekiyor. Yoksa o da yeterince parlayamadan sönen yıldızlar gibi tarihte sadece adıyla anılacak. Aquilani gibi, Ernesto Sosa gibi, Drenthe gibi, Capel gibi, Baptista gibi, Saviola gibi, hatta Reyes gibi...
İşte Ryan Babel'in 4 sezon kaldığı Liverpool kariyerinden muhteşem görüntüler...
twitter.com/serdarsozkesen
Tekrar eski formunu yakalayabileceğini pek sanmıyorum. Liverpool'dayken beyenerek izliyordum fakat şimdilerde çok takım değiştirdi ve formundan çok uzak, yazıda da belirttiğin gibi ancak büyük bir takımda kıvılcımı yeniden ateşleyebilir ;)
YanıtlaSil