27 Şubat 2017 Pazartesi

İtalya 2002

Di Livio, Del Piero, Cannavaro, Di Biagio, Vieri ve İnzaghi...
2002 İtalya Milli Takımı'ndan bir kare. Eğlenmek için güzel bir zaman. Keyifler gıcır. Önde golcülerin olması çok normal ama, en arkada Del Piero oraya olmamış sanki. Cannavaro ile yer değiştirmeleri lazım. Takımın ağır abilerinden Maldini ve Totti eksik sadece :) 

Geçmişe dair şurada güzel bir yolculuğa çıkabilirsiniz... https://goo.gl/uN3698

24 Şubat 2017 Cuma

Game Over : Arsene Wenger


Sir Alex Ferguson'dan sonra, son dönemin en uzun soluklu birlikteliğine sahip ismi olan Arsene Wenger, 20 yıllık Arsenal kariyerinde en çok çelmeyi, en acı vurgunları Bayern Münih'ten yedi desek, hiçte yanlış olmaz. 2005'ten 2017'ye kadar olan süreçte Şampiyonlar Ligi son 16 turunda 4 kez eşleşmek zorunda kaldığı Bayern Münih'ten tamamında tokat yiyen Wenger, bir anlamda "Son 16 psikolojik bozukluğu" yaşıyor. Öyle ki, 7 yıldır üst üste son 16 turunda eleniyor (bir futbol mucizesi olmazsa) ve 2010 çeyrek finalinden bu yana son 8'e dahi kalamıyor. Premier Lig'de 12 yıldır şampiyon olamaması bir yana devler liginde de yaşanan hüsranların da yavaş yavaş kitap olmaya başlaması ile taraftarında artık sabrı taştı ve artık iyiden iyiye istifası gündemde. FA Cup yada gazozuna kazanılan Emiretes Cup şampiyonlukları, bu taraftarlar için hiçbir anlam ifade etmiyor. Wenger'in bu kulübe artık zararı, faydasından fazla. 

Mr. Wenger, Arsenal'i herkeslerden çok sevdiğini hepimiz biliyoruz. Lakin, ne var ki 'Game over' demekte artık bir erdemdir. O sene, lütfen bu sene olsun :(

Bayern Münih kazaları...
                                            
 2005 Magath
 2013 Heynckes
 2014 Guardiola
 2017 Ancelotti
 Sıradaki ???


Arsenal'in Şampiyonlar Ligi'nde son 16'da eşleştiği ve elendiği takımlar:
2011: Barcelona (2-1 / 1-3) 2012: Milan (0-4 / 3-0)
2013: Bayern (1-3 / 2-0)
2014: Bayern (0-2 / 1-1)
2015: Monaco (1-3 / 2-0)
2016: Barcelona (0-2 / 1-3)
2017: Bayern (1-5 / ?-?)

Arsene Wenger'in 20 yıllık Arsenal kariyerinin özeti...

3 Premier Lig şampiyonluğu
3 FA Cup şampiyonluğu
3 Community Shield şampiyonluğu
6 Premier Lig ikinciliği
5 Premier Lig üçüncülüğü
6 Premier Lig dördüncülüğü
1 Şampiyonlar Ligi Finali
1 UEFA Kupası Finali

Wenger'in kariyerinin en parlak dönemi

1998 ile 2005 arasındaki 8 yılda Premier Lig'de 3 şampiyonluk, 5 ikincilik

Wenger'in kariyerindeki en kötü dönemler

1996'da Arsenal'in başına geçtiğinden bu yana 2004- 2005 sezonuna kadar geçen 9 yılda sadece ilk sezonunda 3. olup, kalan 8 sezonda sürekli ilk 2'nin içinde kendine yer bulan Arsene Wenger, 2005 - 2006 sezonundan 2014 - 2015 sezonuna kadar olan 10 sezonda ise ligi 6 kez dördüncü, 4 kez de üçüncü bitirdi. Geçtiğimiz sezon ise mucize eseri şampiyon olan Leicester City'nin ardından ikinci olup, 11 yıl aradan sonra ligde kendisini ilk 2'ye atmış oldu.



Şampiyonlar Ligi CV'si...

2005 - 2006 sezonunda yani Thierry Henry'nin Arsenal forması ile son sezonunu oynadığında Şampiyonlar Ligi'nde finale kadar geldiler, hem de 12 maç sonunda 8 galibiyet ve 4 beraberlik alarak. Ayrıca son 16, çeyrek final ve yarı final eşleşmelerindeki 6 maçta hiç gol yemeden... Namağlup bir şekilde finalde Ronaldinho, Eto', Deco'lu Barcelona karşısında 1-0'da öne geçmelerine rağmen maçta 75 dakika 10 kişi oynayınca maçı kaybettiler.

Arsenal, Wenger ile tam 19 yıldır aralıksız bir şekilde Şampiyonlar Ligi'nde oynuyor ama hiçbir Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu yok. 1992'de adını Şampiyonlar Ligi olarak değiştiren bu platformda Manchester Unıted 2, Chelsea ve Liverpool'un ise birer şampiyonlukları bulunuyor. İngiliz takımları arasında en fazla Şampiyonlar Ligi'ne katılan takım olmalarının yanı sıra, 5-1'lik Bayern Münih mağlubiyeti sonrası yediği gol sayısı 200'e ulaşan ilk İngiliz takımı oldular.

Son olarak; Wenger ile Arsenal; 19 Şampiyonlar Ligi sezonunda... 1 final, 1 yarı final, 4 çeyrek final görürken, 7 tanesi üst üste olmak üzere tam 9 kez son 16 turunda elendi. 4 kez de gruplardan çıkamadı. Sonuç olarak, Wenger için Şampiyonlar Ligi tam bir kaos ve rezillik!

20 Şubat 2017 Pazartesi

Gündüz - Gece : Burnley


İngiltere Premier Lig'in bu sezon ki en ilginç takımlarından biri Burnley. Manchester şehrinin 34 km kuzeyinde, Ada'nın ise konum itibariyle kuzey batısında yer alan Burnley, bu sezon başında yükseldiği Premier Lig'de aldığı dengesiz sonuçlarla fazlasıyla adından söz ettirdi. Zira taraftarı önünde adeta bir aslan gibi mücadele eden ve bu mücadelesinin semeresini de başarılı bir şekilde alan Burnley'in deplasmanlarda uysal bir kedi gibi performansını görünce şaşırmıyoruz değil. Almanya'da Darmstadt'ın bu sezon 10 deplasman maçında hiç puan alamamasından sonra bu alanda Avrupa'nın 6 büyük futbol liginde ikinci sırada olan Burnley, deplasmanda oynadığı 11 maçta şu ana kadar sadece 1 puan alabildi. İç saha - deplasman karnesi, adeta gündüz ve gece gibi birbirinden zıt karakterli olunca ister istemez büyük dikkat çekiyorlar ama onları izlemesi de, takip etmesi de gerçekten büyük bir keyif.

Burnley'de geceler adeta bir kabus gibi çöküyor ve bir an önce sabah olsun diye insanlar deliksiz uymaya çalışıyor. Gündüzler ise güneş çoğu zaman tepelerinde ve arada bir yağan yağmur, asla keyiflerini kaçıracak cinsten değil. İç saha - dış saha dengesizliğindeki en uç nokta : 29 - 1

Premier Lig puan durumu - 20.02.2017

Premier Lig - İç saha performansı - 20.02.2017

Premier Lig - Deplasman performansı - 20.02.2017
İç sahada Liverpool ve Everton'u yendiler, Chelsea ile berabere kaldılar. Toplamda attıkları 27 golün 22'si 22.500 kapasiteli Turf Moor'da. Dışarıdaki 11 maçın 6 tanesinde gol atamadılar. İç sahada kendi sikletindeki takımlar karşısında çoğunlukla kazandılar. Deplasmanda aldıkları tek puan ise 29 Ekim tarihli Manchester Unıted maçı. Maç boyu 11 kurtarış ile kariyer maçını oynayan Heaton maçın kahramanı oldu. Mourinho'nun takımı 19 korner kullandı ama gol atamadı. Premier Lig'de deplasmanda galibiyeti olmayan takımlar Burnley ve Leicester.

Takımın golcü oyuncuları Galler'li Sam Vokes ve İngiliz Andre Gray 7'şer gol atarak takımın gol yükünü çekerlerken; takımın başındaki 5.sezonunu geçiren teknik direktör Sean Dyche'nin kadro istikrarı, bu tablonun anahtarlarından biri. Savunmada Michael Keane, Ben Mee, Stephen Ward ve Matthew Lowton dörtlüsü 25 maçın 23'ünde beraber oynadılar. İşin daha da ilginç tarafı, bu savunma dörtlüsü geçen sezon Championship'te de bozulmamıştı.

13 haftası kalan Premier Lig'de düşme hattının tam 10 puan üzerinde bulunan Burnley'nin bu noktadan sonra küme düşme şansı yine de belirsiz. Alacağı 3-4 galibiyetle ligde kalmayı garantileyecek pozisyondalar ama kalan 13 maçlarının 8'inin deplasmanda olması onları korkutmuyor değil. Taraftarları önünde ise Tottenham, Stoke, Manu, WestBrom ve WestHam ile oynayacaklar. Ligdeki konumlarını ve gidişatlarını direkt etkileyecek fotoğraf karesi ise ilki 25 Şubat'ta olmak üzere üst üste 4 deplasman maçına (Hull, Swansea, Liverpool ve Sunderland) çıkacak olmaları. Bu maçlardan (3 tanesi düşme hattında, diğeri Ş.Ligi hedefinde) sıfır çekerlerse tehlike çanları iyiden iyiye çalmaya başlayacak.

16 Şubat 2017 Perşembe

Onlar da çocuktu...

Dikkatli bakıldığında çoğunu tanıyacağınızdan eminim ama bazılarında fazlasıyla zorlanacağınızı düşünüyorum. Yeşil sahaların yıldız futbolcularının çocukluk zamanlarına gidelim istedim bugün. Şampiyonlar Ligi şampiyonu olanından tutun da Dünya Kupası şampiyonu olana kadar fazlasıyla ünlü ve bir o kadar da yıldız futbolcular bunlar. 

Hazırsanız turumuza başlayalım. Küçük bir kopya vereyim. Galerinin yarısı, başında "İ" harfi olan ülkelerin futbolcularına ait. Ayrıca başında "A" harfi olan ülkeler de az değil. En aşağıda yorum kısmında galeri hakkındaki görüşlerinizi paylaşabilir, sorularınızı sorabilirsiniz :)



















































































































22 + 1 kareden en az 15 tanesini doğru tahmin ettiysen sorun yok. 15'ten sonrası senin için büyük bir + ve bilgili olduğun kadar dikkatli bir futbolsever olduğunu gösterir. 20+ ise buyrun gelin, çay içelim, sohbet edelim :)

13 Şubat 2017 Pazartesi

Federer, 18 ve birkaç şey...


Tarihler 8 Temmuz 2012'yi gösterdiğinde Wimbledon'da 17.Grand Slam şampiyonluğuna erişen Federer, 31 yaşındaydı. 2017 Ocak ayında, yani tam 4,5 sene sonra Avustralya Açık'ta bir kez daha mutlu sona ulaştığında ise yıllardır süre gelen 'be18ive' tarihe karışmış, ekselansları 35,5 yaşında rekorunu bir sayı daha geliştirmişti. Hatta kendi deyimiyle "en anlamlı" şampiyonluğunu elde etmişti. Hayranları boş durur mu, hemen 'be19ive' etiketli paylaşımlara çoktan başladılar bile. Sonuçta 6 aylık zor bir sakatlığın ardından kortlara bir Grand Slam turnuvası ile dönmek, Nishikori ve Wawrinka gibi zor raketlerle 5'er setlik mücadeleler karşısında dahi vücut olarak üst seviyede reaksiyon göstermek ve sonunda finale yükselebilmek. What a final? diyenleri duyar gibiyim. Nadal, Federer'in 19 yıllık tenis kariyerinde en çok zorlandığı ve istatistiklerde en boynu bükük olduğu raket. Belki de iki efsane raketi son kez finalde görebileceğimiz anları iyi değerlendirmek ve tarihe sonuna kadar tanıklık etme adına biz ekran başındaydık ama ruhumuz, beynimiz hep Melbourne'deydi. Nadal'ın da eski şaşalı dönemlerine geri dönmek adına kazanması ve kendine güveni tekrar aşılaması gerekiyordu. Federer, 5.sete giden efsane maçta kazanan taraf olduğunda tenis sporundaki GOAT (Greatest Of All Time) tabiri, bu kez iyiden iyiye herkesin gönlüne kazınıyordu. Bu geri dönüşü, yani 4,5 yıl sonra bir Grand Slam kazanmayı ancak ve ancak tenisin en özel kişileri yada diğer anlamıyla tenisin en iyisi başarabilirdi belki de. Federer, maç önünde ve sonrasında ezeli rakibi Nadal'ın sonuna kadar hakkını veriyor ve bir kez daha şampiyonlukları ile elde ettiği sevgi ve saygıyı; ahlaklı ve mütevazi bir sporcu argümanları ile birleştirerek, rekabetin kelime anlamını gerçek manada tüm dünyaya öğretiyordu.

Federer'in 18.Grand Slam şampiyonluğu; teniste "Open Era", yani 'açık dönem' denilen 1968 ve sonrasında iki Grand Slam şampiyonluğu arasındaki en uzun zaman dilimlerinden biri oldu. 4,5 yıl aradan sonra bir Grand Slam kazanmanın onurunu yaşayan Federer'den önce hemen hemen aynı tecrübeyi yaşayan raketler ise 1975'te Arthur Ashe, 1996'da Boris Becker ve 2005'te Marat Safin. Bu raketler arasında sıralamadaki en büyük fark ise Federer'in bunu daha geç yaşta yapması oldu. Ashe 32, Becker 28 ve Safin ise 24 yaşında bu zaferlere ulaştılar. 'İki Grand Slam şampiyonluğu arası' mevzuunda günümüz raketlerinde Murray, geçen sene Wimbledon şampiyonluğu ile 3 yıllık Grand Slam açlığını giderirken; Djokovic 2011 Avustralya Açık'ta elde ettiği şampiyonlukla o da 3 yıl sonra yine aynı topraklarda bir Grand Slam şampiyonluğu yaşama başarısı göstermişti. Rafael Nadal ise en son kazandığı 2014 Roland Garros'tan bu yana bir Grand Slam kazanamıyor ve bu yıl 'ikinci evi' olan Roland Garros'ta kazanırsa 3 yıllık suskunluğunu bozmuş olacak.


2016 Wimbledon sonrası sakatlık sebebiyle sezonun geri kalanında maça çıkmayan Federer, geçen sezon sadece 7 turnuvaya katılabilmiş ve hiçbir şampiyonluk kazanamamıştı. 2016'da kariyer sezonunu geçiren Murray 17, dünya 2 numarası Djokovic yine 17, Wawrinka 21, Raonic 19, Nishikori 20, Nadal ise 16 turnuvada mücadele etmişti. 2017 Avustralya Açık şampiyonluğu başta Federer olmak üzere tüm dünyadaki tenis severler için büyük bir sürpriz olsa da işin içinde Federer olunca aslında her şeye biraz daha hazırlıklı olmamız gerektiğini bir kez daha görmüş olduk. Finalde FEDAL olunca da hafızalardan silinmeyecek bir sonu izlemiş olduk. 



İlk Grand Slam şampiyonluğuna, Nadal (19), Djokovic (21) gibi isimlerin aksine Federer, daha geç (22 yaş) ulaşsa da onun tenisi neredeyse tek başına domine etmesi ile (2004 - 2009) şimdilerde kırılması oldukça zor bir sayıya (18) ulaştı. 18 belki de bir gün kırılacaktır bilinmez ama tenis sporuna onun kadar derin etki bırakabilecek birisi olacak mı, işte orası muamma.

Federer'in Avustralya Açık zaferi ve Nadal'ın yıllar sonra dönüşü aynı zamanda modern teniste bir başka olguyu bizlere yansıtıyor. Daha önceki dönemlerde Grand Slam'lerde rekabetin boyutu daha geniş ve şampiyon isimlerin sayıları daha fazla iken, özellikle 2000 yılından bu yana rekabetin boyu da, genişliği de bir hayli kısaldı. 2005 yılından günümüze olan Grand Slam şampiyonluklarının % 80'in de ise sadece 3 ismin adı geçiyor : Federer, Nadal ve Djokovic. Bu 3 isim, belki de tenis tarihinin en iyi üç ismi. O yüzden izlemeye ve büyük bir tarihe tanıklık etmeye devam!

10 Şubat 2017 Cuma

2006 World Cup



Yer : Almanya - 12 farklı stadyum
Final : İtalya 1 - 1 Fransa (Zidane, Materazzi)
Şampiyon : Penaltılar ile İtalya (5-3)
Üçüncü ve Dördüncü : Almanya - Portekiz
Altın ayakkabı : 1. Miroslav Klose (5), 2. Hernan Crespo (3), 3. Ronaldo Lima (3)
Asist Kralı : Juan Roman Riquelme (4)
Altın Top : 1. Zinedine Zidane 2. Fabio Cannavaro 3. Andrea Pirlo
Yashin Ödülü : Gianluigi Buffon
En iyi genç oyuncu : Lukas Podolski
Gol sayısı : 64 maç, 147 gol (ort. 2,30)

All Star kadrosu 23 kişiden oluştu ve ikinci tur maçlarından sonraki performanslara göre belirlendi :

Kaleci : Gianluigi Buffon, Jens Lehmann, Ricardo
Defans : Roberto Ayala, John Terry, Lillian Thuram, Philipp Lahm, Fabio Cannavaro, Gianluca Zambrotta, Ricardo Carvalho
Orta saha : Ze Roberto, Patrick Vieira, Zinedine Vieira, Michael Ballack, Andrea Pirlo, Gennaro Gattuso, Francesco Totti, Luis Figo, Maniche
Forvet : Hernan Crespo, Miroslav Klose, Thierry Henry, Luca Toni

Biz ne yazarsak yazalım, 2006 Dünya Kupası; final maçında önce panenka panaltısı ile gol atan, daha sonra Materazzi'yle yaşadığı söz düellosunda kendisine kafa atıp kırmızı kartla oyundan atılan ve bu aynı zamanda aktif futbolculuk kariyerindeki son maçı olan Zidane ekseninde yazılıp çizilecektir.

*** Hadi şimdi Dünya Kupası defterlerinizi çıkarın ve etiketleme işlemine başlayın. Eksiği olanlar, benden temin edebilirler :))))


6 Şubat 2017 Pazartesi

Zlatan ve Efsane Golleri


Zlatan için imkansız diye bir şey asla yok. 35 yaşında hala Manchester Unıted gibi bir takım ile Premier Lig gibi en üst düzey ligde, bu satırlar yazılırken 33 maçta 20 gol atmayı başardı bile. Gelelim Zlatan'ın insan aklının sınırlarını zorlayan o gollerine. Aynı zamanda eski bir tekvandocu olan İbrahimovic'in, Kasım 2012'de İngiltere ile oynadıkları hazırlık maçında attığı fantastik röveşata golü, tüm zamanların en iyi gollerinden biri olarak anılmaya devam edecek. Akıl, yetenek, cesaret, hayal gücü, doğru zamanlama gibi birçok momentumu saniyeler içerisinde eşleştirip o vuruşu Zlatan'dan başkası yapamazdı demek, hiçte yanlış olmaz. Bu unutulmaz gol, kendisine 2013 yılında FIFA Puskas ödülünün de sahibi ünvanını getirdi. Zlatan 4-2 kazandıkları bu maçta gollerin tamamına imza attığında 30 yaşındaydı ve futbolun en olgun çağındaydı.

Zlatan daha önce; 

* 2013 yılında PSG forması ile Anderlecht deplasmanında yaklaşık 30 metreden gelişine öyle bir füze göndermişti ki, kaleci Kaminski sadece jenerik olsun diye uçabilmişti. Zlatan ayrıca o maçta 4 gol birden atmış ve Şampiyonlar Ligi tarihine geçmişti.

** 2004 yılında İtalya ile oynadıkları Avrupa Şampiyonası grup maçında 85.dakikasına 1-0 yenik girdiklerinde kullanılan köşe atışında yaşanan karambolde seken topa, Buffon'un rahatsız etmesine rağmen havada kaleye sırtı dönük biçimde topuk vuruşu ile inanılmaz bir gole imza atmıştı. Bu vuruş becerisini, dünyada ondan başkası deneyemezdi ve yapamazdı. o gol aynı zamanda İsveç'i bir anlamda Euro 2004'te çeyrek finale çıakrtan goldü.

*** 2009 yılı İnter - Fiorentina maçı. İnter frikik kazanıyor. Kalede Sebastian Frey var ki, Çizme'nin son 15 yıldaki en iyi 5 kalecisinden biridir. Kaleye 32 metre uzaklık var. Topun başında İbrahimovic. Frey, iki kişilik baraj kurdurur. Zlatan bir anda Frey'in sağ üst tarafına öyle bir bazuka gönderir ki, Ümit Aktan'ın dediği gibi "Şımaykıl değil, bütün maykıllar gelse o golü oradan alamazdı". İnter, o sezon sonunda şampiyon olmuştu.

**** Zlatan'ın tüm dünyada tanınmasına vesile olan gol, 22 Ağustos 2004 imzalı Ajax - Breda maçından. O zaman 22 yaşında olan İsveçli yetenek, 5 oyuncuyu ipe dizip öylesine bir gol atıyordu ki herkesi kendisine hayran bırakıyor ve Eurosport tarafından "Yılın golü" seçiliyordu. Artık Zlatanmania zamanı gelmişti. 

Yukarıda sadece 5 golünü yazdık ama sizlerin de bildiği gibi bu tarz o kadar çok golü var ki, satırlar yetmez. Sizler de yoruma onun en çok sevdiğiniz golünü yazabilirsiniz...


SON 1 AYDA EN ÇOK OKUNANLAR