Aralık 2019’da ortaya
çıkan ve etkisi yavaş yavaş tüm dünyaya yayılan koronavirüs salgını, binlerce insanın
canına mâl olurken, NBA de bu konuda
fazlasıyla etkilenen bir organizasyon oldu.
7 ve 8 Mart’ta toplamda sadece 36 saatlik bir zaman dilimi
arasında LeBron James ve Anthony Davis önderliğindeki Los Angeles Lakers;
şampiyonluk adaylarından Milwaukee Bucks ve Los Angeles Clippers’ı devirdi. Bu
iki maçta rüya ikili 63 sayı ortalaması ile oynadı ve özellikle LeBron, ‘ben
buradayken bu ligin kralı benim’ mesajını net bir şekilde verdi. Ayrıca Lakers,
2013 yılından sonra play-off’lara giriş hakkını elde ederek büyük bir özlemi
sonlandırdı. Bunu normal sezonun bitmesine 20 maç kala yapmaları büyük bir
başarıydı.
Bu girişi yapmamın
sebebi, yazıma ilham olacak konu, aslında bu iki maçtı, ama işler bir anda
değişti… 2020, dünyanın genelinde inanılmaz bir çöküşe ve kara haberlerin fazla
olduğu bir yıla sahne oluyor. Geçen sene başlayan ve bir türlü kontrol altına
alınamayan Avustralya’daki yangınlar, NBA efsanesi Kobe Bryant’ın helikopter
kazası sonrası trajedik ölümü, Malatya-Elazığ depremi, Van’daki çığ düşmesi
sonucu 33 insanımızın ölümü, İdlib’de 33 askerimizin şehit olması derken bu
defa Çin’in Wuhan şehrinde başlayan ve etkisi tüm dünyaya yayılan koronavirüs salgını…
Neresinden bakarsanız bakın 2020, sporun kara yılı olacak gibi görünüyor.
Mart ayının başında bir NBA maçı sonrası mikrofonların
başına geçen Utah Jazz’lı oyuncu Rudy Gobert, konuşmasını bitirdikten sonra
mikrofona ve masaya elini sürmüş, adeta koronavirüs ile dalga geçmişti. Bu
ilginç görüntüden sadece 4 gün sonra 12 Mart’ta takımının Oklahoma City Thunder
ile deplasmanda oynayacağı maça çıkmadan önce yapılan koronavirüs testinde Fransız
basketbolcunun sonucu pozitif çıktı.
Maç doğal olarak oynanmadı ve NBA yönetimi ligleri tatil
etti. Bu tatilin süresi, ilk olarak ‘1 aydan kısa olmamak’ şartıyla tescil
edildi. Ardından takım arkadaşı Donovan Mitchell’de de aynı virüs saptandı. Utah
Jazz’ın son 10 günde karşılaştığı takımların (Cavs, Celtics, Knicks, Raptors,
Pistons) oyuncuları tek tek virüs testine girdi. Pistons’lı Christian Wood’ın
da testi pozitif çıkarken, (toplamda 3 oyuncu oldu) diğer oyuncular da korkulan
olmadı. Teste girenlerin arasında milli sporcumuz Cedi Osman da vardı. Jazz
takımı topyekün Gobert’i bu noktada sorumsuz davranmakla suçladı ve gerginlik
doğal olarak tırmandı.
Tüm dünyadaki takım ve bireysel sporlarını durmasına sebep
olan koronavirüs, NBA’e de büyük darbe vurdu. Dünyanın en büyük spor
organizasyonlarının başını çeken NBA’de oyuncular kadar, taraftarların da
morali çok bozuldu. Bundan sonrasında ne olacaktı? Kimsenin olumlu anlamda bir
fikri yoktu. ABD Başkanı Donald Trump, ülkede olağanüstü hal ilan etmiş ve
vatandaşlarının Avrupa’ya gitmelerini engellemişti. Hiçbir şey eskisi gibi
gitmiyordu. Daha fazla NBA oyuncusunun virüse yakalanma ihtimali konuşuluyordu.
Çok geçmeden halkaya Kevin Durant ve Marcus Smart da eklendi.
Çok geçmeden halkaya Kevin Durant ve Marcus Smart da eklendi.
Başta futbol, basketbol ve tenis olmak üzere tüm sporlar
askıda kalırken, bunun organizatörlere ve sporculara zararı milyar dolarların
çok çok üzerinde, telaffuz dahi edilmesi güç rakamlara ulaşıyordu. Gidişat,
sanki “sporda 2020 diye bir yıl olmadı ve hiç yaşanmadı” cümlelerini kurdurmaya
doğru gidiyordu. Her alan, her mekan, her insan artık tehlike altındaydı ve
koronavirüs, tüm dünyanın ortak sorunuydu artık.
NBA’de ilk olarak bazı oyuncular, lige verilen ara sebebiyle
maaşlarını alamayacak kulüp personellerine yardımda bulundu. Kevin Love’ın
başını çektiği grupta, Giannis Antetokounmpo, Zion Williamson, Khris Middleton
ve Blake Griffin 100’er bin, testi pozitif çıkan Rudy Gobert ise 200 bin doları
kulüp personeline, 300 bini ise virüsten etkilenen ailelere olmak üzere
toplamda 500 bin doları cebinden çıkartırken tereddüt etmedi. Stephen Curry,
Jeremy Lin de farklı örgütlere yardımda bulundu. Böylesine bir zamanda bu tarz
ince dokunuşlar bizleri sevindirmeye yetti.
Peki ligde takvim bundan sonrasında nasıl işleyecekti?
Normal sezonun bitimine bir aylık süre vardı ve alternatif fikirlerden bir
tanesi normal sezonun burada bitirilmesi ve direkt play-off’lara geçilmesiydi.
Ne kadar adil bir durumdu bu, elbette tartışılır ama aksi halde takvim çok
değişecekti. Gerçi Batı’da ilk 7 takımın play-off yapması zaten çok normal
sonuç olarak görünüyordu. Zira yedinci sıradaki Dallas ile ardındaki takımlar
arasında 6 ve üzeri mağlubiyet farkı vardı. Doğu’da ise sekizinci Magic’in en
yakın rakibine 6 maçlık galibiyet farkı bulunuyordu. Yani tablo üç aşağı beş
yukarı belliydi.
Biz senaryoları masaya yatırırken, alınan bazı duyumlarda
NBA’e verilen aranın en az 3 ay olacağı bilgisi geldi. Bu, sürecin oldukça
kritik halde olduğunu ve her an her şeye hazırlıklı olacağımızın sinyalini
verdi. Mayıs ayı ile beraber play-off’lar başlar, hemen ardından belki
konferans finalleri ve NBA Finalleri seyircili oynanır gibi senaryoların hepsi
havada kaldı.
Artık, eğer ligler tamamıyla iptal edilmezse; haziran ayının ortasında
play-off’lar, ağustos ayının başında NBA Finalleri oynanması gündemde. Yeni sezonun
başlangıcı için ise 25 Aralık ilk konuşulanlar arasında.
Sonuç ne olursa olsun, koronavirüs salgınının gölgesinde
devam edecek olan NBA’de her an her şey olabilir.