26 Mayıs 2015 Salı

Şampiyonlar Ligi'ni Kazanamayanlar

1992 - 1993 sezonundan bu yana tam 23 yıldır Şampiyonlar Ligi oynanıyor. Malum daha önceki adı Şampiyon Kulüpler Kupası idi ve o zamanlar eleme usulüne göre şampiyon belirleniyordu. 1992 sonrasında ise önce gruplar, sonrasında eleme turları oynanıyor. 23 sezonda kimler geldi kimler geçti? Del Piero'dan Zidane'a, Ronaldinho'dan Shevchenko'ya, Maldini'den Puyol'a, Gerrard'dan Lampard'a, Messi'den Ronaldo'ya ve daha birçok efsane futbolcu bu ligde mücadele edip şampiyonluklar kazandı.

Dünyanın en prestijli organizasyonlarından birisi olan Şampiyonlar Ligi'ni kazanmak her baba yiğidin harcı değildi sonuçta ve bazı efsane büyük yıldızlar o kupayı hiçbir zaman ellerine alamadılar. Belki çok uğraştılar ama kah finalde, kah yarı finalde havlu atıp bu büyük onura erişemediler. Kimileri bu kupayı ikişer kez kazanırken, kimileri de Seedorf gibi 3 ayrı takımda dahi (Ajax, Real Madrid, Milan) kazanma başarısı gösterdi.

23 yıl boyunca üstüste 2 sezon bu kupayı kazanan takımın olmaması ise kupanın ne denli zor ve rekabetin ne kadar büyük boyutta olduğunun göstergesi. Birkaç takım bu makama çok yaklaştı ama bir türlü 'double' yapamadan sahneden inmek zorunda kaldılar.

Gelelim Şampiyonlar Ligi'ni ne yapıp edip kazanamayan ünlü futbolculara. Hepsi Avrupa'nın en değerli, marka kulüplerinde forma giyseler de o kupayı ellerine almak onlara nasip olmadı. Kimler mi onlar? Gelin hazırladığım listeye bir göz atalım...

Gianluigi Buffon...
2001'de Parma'dan Juventus'a rekor bir bedelle transfer olan Buffon, 15 yıldır aralıksız Juventus'un kalesini koruyor. Şike skandalı ile Serie B'de dahi gemisini terk etmeyen kaptan, 2000'li yılların tartışmasız en iyi 3 kalecisinden biri. Diğer meslektaşları Kahn, Casillas, Cech, Neuer,Valdes, Abbiati gibi kaleciler hepsi Kupa 1'i kazandı. Buffon ise 2003'teki (Milan) kaybettiği finalden sonra Juventus'la 2.kez final oynayıp (2015 - Barcelona) kariyerinin sonunu Şampiyonlar Ligi Şampiyonluğu ile taçlandırmak isteyecek. Bunu da bekleyip göreceğiz.

Laurent Blanc
İlginçtir ki 31 yaşına kadar Fransa dışına çıkmayan ve bu süre zarfında Fransa'da Montpellier, Nimes, St. Etienne, Auxerre formalarını giyen şimdilerin PSG teknik direktörü Blanc, 1996'da Barcelona ile anlaştı. Sadece bir yıl kaldığı Katalanlar ile UEFA Kupası'nı kazanan Fransız savunma oyuncusu 32 yaşında nihayet Marsilya'ya transfer oldu. 1998 Dünya Kupası'nda muazzam jenerasyonun (Henry, Trezeguet, Vieira, Lizarazu, Zidane, Pires, Desailly, Barthez) ayrıcalığını yaşayan Blanc, Dünya Kupası Şampiyonu olunca bir sezon sonra İnter ile şansını denedi. Bu arada 2000 yılında Fransa ile Avrupa Şampiyonası'nı da CV'sine başarılı şekilde ekledi ve Ferguson onu 36 yaşında olmasına rağmen Premier Lig'e getirdi. Onun tecrübesinden sonuna kadar faydalandı ve Blanc 38 yaşında futbolu Manchester Unıted'da bıraktı ama Şampiyonlar Ligi'ni hiç kazanamadı.

Fabio Cannavaro
Parma'da gösterdiği performansla herkesin dikkatini çeken Cannavaro, her sezon sonunda "bakalım kime gidecek?" sorularıyla beraber tam 7 sezon bekledi ve 29 yaşında ilk büyük transferini İnter ile yaptı. 2004 Avrupa Futbol Şampiyonası sonrası bir diğer İtalyan devi Juventus'la anlaşan Fabio, şike skandalı sonrası 33 yaşında olmasına rağmen Real Madrid'e imza attı. Madrid'e gelirken 2006 Dünya Kupası'nın en eğerli futbolcusu seçilen savunma oyuncusu 3 sezonluk Galacticos macerasına sadece 2 La Liga Şampiyonluğu sığdırabildi.

Michael Ballack
Leverkusen'de parlayan Ballack, "büyük balık küçük balığı yutar" deyimiyle 2002 Dünya Kupası'nın ardından kendisini bir anda Bayern Münih'te buldu. Ortasahada oyunu 2 yönlü oynayan hırslı Alman, 4 sezonluk Bawyera kariyerinde Şampiyonlar Ligi'nde en fazla çeyrek final görebildi. Bu aynı zamanda Bayern Münih'in son 20 yıldaki en başarısız dönemleriydi ve bu Ballack'a denk gelmişti. 2006'da Mourinho'nun Chelsea'sine imza attığında kendisinden emindi ama 4 sezonda iki yarı final ve bir de final oynamasına rağmen kupayı eline bir türlü alamadı.

Ruud van Nistelrooy
2000'li yılların şüphesiz en iyi 10 santrforundan biriydi. Manchester Unıted kariyerinde 5 sezonda aldığı 2 Premier Lig Şampiyonluğu ona yetmeyecekti ve kendisini Real Madrid'e atmak zorundaydı (Thierry Henry'nin de Arsenal'den Barcelona'ya giderken tek amacı Şampiyonlar Ligi Şampiyonluğuydu ve bu hedefine orada vardı). Hem de rüya kadronun tam içindeydi. Raul, Roberto Carlos, Beckham, Ronaldo, Cannavaro, Robinho, Emerson, Robben, Sneijder, van der Vaart olsa da Şampiyonlar Ligi'ni bir türlü kazanamadı. "3 sezon Şampiyonlar Ligi gol kralı olması" ve "kupa tarihinin en çok gol atan 4.futbolcusu" olması da çare olmadı. İştahı kaçtı bir kere ve Hamburg, Malaga derken futbolu bıraktı.

Pavel Nedved
Listede yer alan bir diğer Juventus'lu Nedved. Gerçi kariyerinde 5 sezonluk Lazio geçmişi olsa da o her zaman 8 senesini verdiği Juve'li olarak anılacak. 2003 yılında "tarihin en sıkıcı Şampiyonlar Ligi Finali" olarak adlandırılan finalde Milan'a penaltı atışlarında kaybetti. Serie B yolunda Buffon, Del Piero gibi efsanelerle beraber "anca beraber kanca beraber" diyen muhteşem sol ayaklı yetenek, şampiyonluklarla geçen kariyerinde 1 numaralı kupanın eksikliğini her zaman hissetti...

Francesco Totti
Bir Roma efsanesi. Kelimelerin yetersiz kalacağı bir kişilik ve güçlü bir karakter. Şampiyonlar Ligi'nin kurulduğu 1992'den günümüze sadece Roma'nın formasını giyen gerçek bir kral, örnek bir profesyonel. En formda olduğu dönemlerde onu kimler istemedi ki? Real Madrid, Barcelona, Manchester Unıted... O gemisini asla terk etmedi. Ezelden bir sözü vardı ve futbolu Roma'da, ait olduğu yerde, efsane olduğu şehirde bırakacaktı. 2001'deki efsane kadroda Capello ile tek lig şampiyonluğunu kazanan Totti, kariyerinin en büyük kupasını ise 2006'da Dünya Kupası Şampiyonluğu ile yaşadı. Belki kendisine gelen teklifleri kabul edip Çizme sınırlarını aşsa günün birinde Şampiyonlar Ligi Şampiyonu da olabilirdi ama bu sonucu kendisi istedi.

Dennis Bergkamp
Klasik bir Hollandalı zerafetiyle Arsenal'de yüzlerce gol attı. Klas gollerin aranılan ismi, Henry ile beraber devrin en iyilerindendi. Arsenal'le namağlup Premier Lig Şampiyonluğu yaşadı. Kariyerinin son sezonunda 2006'da Barcelona karşısında Şampiyonlar Ligi Finali gördü ama 2-1 kaybettiler. Hollanda Milli Takımı'nda da oldukça başarılı performans sergileyen Bergkamp, Şampiyonlar Ligi yüzüğünü takamadan aramızdan ayrıldı.

Roberto Baggio
İtalyanların ele avuca sığmaz asi futbolcusu. Del Piero'nun bir üst jenerasyonunun belki de en yeteneklisi. 1994 Dünya Kupası Finali'nde Taffarel karşısında kaçırdığı penaltı hala akıllarda. Kariyeri boyunca Serie A dışına çıkmayan Baggio; Fiorentina, Milan, Juventus, İnter, Bologna, Brescia formaları giyerken, uluslararası arenada sadece 93'te Juventus ile UEFA Kupası'nı kazanabildi.

Lothar Matthaus
Bayern Münih'in efsane ismi, maestrosu, dinamosu, herşeyiydi. 12 sezonluk Bayern kariyerinde arada 4 yıllık İnter macerası da olan Matthaus, 1990'da Milli Takımda Dünya Kupası Şampiyonluğu yaşadı ama CV'sine Şampiyonlar Ligi Şampiyonluğu'nu bir türlü ekleyemedi. 1996'da o zamanki adıyla UEFA Kupası'nı kazanan Matthaus, 1999'daki o unutulmaz finalde yani 90.dakikasına 1-0 önde girdikleri maçta uzatmalarda Manchester Unıted'a 2-1 kaybeden takımın kaptanıydı.

Zlatan İbrahimovic
Muhteşem bir kariyer, muazzam bir santrfor. Estetik gollerin 1 numaralı sahibi. Ajax, Juventus, İnter, Barcelona, Milan ve PSG. Böylesine bir CV herkese nasip olmaz ama belki de kariyerinin en büyük eksiği olan Şampiyonlar Ligi Şampiyonluğu için Messi'nin takımı Barcelona'ya gitse de yarı finalde Mourinho'nun İnter'inde 'park halindeki otobüsü' geçemeyince kupayı kaldırma sevincini yaşayamadı. Barcelona'dan ayrıldığı sezonun ertesinde ise Katalanlar kupayı bir kez daha kazandı. Ne diyelim kısmet değilmiş...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

SON 1 AYDA EN ÇOK OKUNANLAR