24 Ekim 2016 Pazartesi

İyi Günler Değil, "Güneşli Günler"

"Futbolda her olumlu yada olumsuz sonucun, her zaman şans yada sanssızlıkla alakası yoktur. Başarı, sıklıkla sistemsel bir çalışmanın ürünüdür ve bu özverili çalışmanın ortaya çıkardığı doğru sistem, sizleri zaman zaman insanların tanımladığı şekliyle 'şans' adı altında mükafatlandırır. Oysa şansı, insanlar kendileri yaratır. Doğru işler üzerinde çalışır, sürekli ve sistemli hareket eder, hatalarından ders çıkarır ve hedefleri üzerine büyük bir hırsla gidenler, elbet bir gün zirveye yükselir."

Yukarıdaki sözleri uzun zaman önce yazmış, bekletiyordum. İçini dolduracak bir fotoğrafı yada dikkat çekecek bir hikayesini bekliyordu. Açıkçası son zamanlarda bu söz dizeleri için tek bir aday vardı ve o aday artık daha bir netleşti. Kimden bahsediyorum? Tabii ki yıllar önce Nazım Hikmet'in klasik eserlerinden birine giren o "Güneşli günler göreceğiz"deki gibi umudun sesi olan Şenol Güneş...



İlk senesinde Beşiktaş'a özlediği şampiyonluğu tattırdı. Bu sezon yine şampiyonluğun en büyük adayı. Şampiyon olduğu sezonda oynattığı hücum futbolu, ikinci senesinde nispeten yerini 'kalite'ye devretti. Artık Beşiktaş, vitesi düşürdüğü maçlarda dahi çoğu zaman kalitesi ile, yani adı ve tecrübesi ile sonuca gidiyor. Bu tamamen Şenol Güneş'in kodlarını uzun uğraş sonucunda hazırladığı programın 'bonus'ları. Herşeyden önce takımına ne oynatmak istediğini biliyor ve kafası karışık değil. Öyle büyük fantezileri de yok, formayı hak edene veriyor. Şenol Güneş'in takımları maçın sonuna kadar gol kovalar, kapanmayı sevmez. Oyun karakterinden asla ödün vermez. Alışkanlıkları yok, yeniliğe ve değişime her zaman kapısı açıktır. Lider ruhlu, prensipli ama egolu ve kibirli değil.

60'lı yaşların ortalarında olmasına rağmen inanılmaz istekli, arzulu, işine saygılı, insanlara saygılı ve her şeyden önce hala 'başarıya aç'. Türkiye Ligi gibi, bir hatanızda sizleri yerin dibine sokan bir medya ve taraftar kitlesinin içinde, resmen kurtlar sofrasında her gün biraz daha büyüyor, yaşı ilerlese de dinamizmi, yenilikçi ruhu ise asla pes etmiyor. Tabiri caizse hergün yeniden doğuyor. Futbolcularla iletişimi ve onların potansiyellerini yükseltme noktasında ise mükemmel. Hatta bu konuda uzmanlık derecesinde. Çünkü hangi futbolcu formsuzsa, onu doğru reçete ile eski günlerine, hatta daha da üzerine çıkmasına yardımcı oluyor. Bu konuda "Güneş Üniversitesi"nin ilk mezunlarını hatırlamak gerekirse; Selçuk İnan, Egemen Korkmaz, Burak Yılmaz, Volkan Şen, Fernandao, Şener Özbayraklı ve diğerleri. Son mezunlar ise; Oğuzhan Özyakup, Necip Uysal, Cenk Tosun, Jose Sosa, Mario Gomez ve daha bekleyen niceleri...

Takımın başına büyük umutlarla getirilen ve kısa zaman sonra "İyi günler" deyip takıma bir başarı ve vizyon getirmeden ayrılan onca teknik adamdan sonra; daha geldiği ilk günden bu yana "Güneşli günler" sloganı ile takım üzerindeki ölü toprağını atan, bir futbol dehasının adı : Şenol Güneş...


Beşiktaş'ın 2000'li yıllarda köşesine çekildiği ve iki büyüğün gölgesinde kaldığı yıllara inat, takımı sadece 1,5 yıl içerisinde hayata döndüren bir kahraman. Daima kazanmaya programlanmış karakteri ile kısa zamanda takıma neşteri vurup ayağa kaldıran ve Türk Futbolu'nun dinamitlerini ve işleyişine de hakim olması sebebiyle çok kısa sürede Beşiktaş'ı hak ettiği yere taşıyan usta bir sanatçı. Artık her takım Beşiktaş ile karşılaşırken ürkek ve soğukkanlı. Çünkü biliyorlar ki, Şenol Güneş'in takımını yenmek çok zor ve yine biliyorlar ki Türkiye'nin en göze hoş gelen futbolunu yine onun takımı oynuyor. Özellikle 2005 ve sonraki dönemde derbi maçlarında da ezeli rakipleri Fenerbahçe ve Galatasaray'ın fazlasıyla gerisinde kalan Beşiktaş'ı, son 1,5 yılda bu alanda da en üst noktaya (6 maç; 3G, 2B, 1M) getirmeyi başarmış, Türk Futbol tarihinin en başarılı 3 teknik adamından birisi. Bu yazı kaleme alındığında 2016 - 2017 sezonunda oynadığı toplam 12 resmi maçın 90 dakikalarında henüz yenilgi yüzü görmedi Beşiktaş (7G, 5B) ve Şenol Güneş...

Beşiktaş'ın üzerine bir güneş gibi doğan, çağın gereksinimlerini ve taktik anlayışlarını hızlı bir şekilde kendisine ve takımına entegre eden, katıldığı her platformda korkan değil, korkulan bir takım inşa etti Şenol Güneş. Beşiktaş'ı adeta üçüncü sayfalardan birinci sayfalara terfi ettirdi. A Milli Takımın tarihinde elde ettiği en büyük başarının da mimarı olan Şenol Güneş, Beşiktaş ile beraber adeta küllerinden doğdu. Camia ve taraftarı kısa zamanda kenetlendirip, kendisine hayran bırakarak onların haklı desteğini aldı ve almaya devam edecek.

Futbolda kalıcı ve sürdürülebilir başarının sırrı 'istikrar' kelimesinin içinde saklı ve bu sırrın içindeki şifreler, ülke futbolunda son 1,5 yıldır Şenol Güneş'ten başkasında değil...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder