25 Aralık 2015 Cuma

Michael Jordan'ın "En iyi kim?" cevabı

Çoğunluğa göre gelmiş geçmiş en iyi basketbolcu kabul edilir Michael Jordan. Bir nesle basketbolu sevdiren, sayısız rekorlar kıran, 6 yüzükle inanılmaz başarılar yakalayan ve kariyeri buradaki satırlara asla sığmayacak olan efsane Jordan'a "tüm zamanların en iyi basketbolcusu sizce kim?" diye sormuşlar ve bakalım nasıl bir cevap vermiş. Cevabı aşağıdaki videoda ve altındaki Türkçe çevirisinde...


- İnsanlar bunu hep tartışır : "Tüm zamanların en iyi oyuncusu kimdir?"

- Aptalca bir soru...

- Soru şöyle olmalı : "Tüm zamanların en iyi TAKIMI hangisi?"

- O kadar çok takım adayı var ki.

- 1991 Chicago Bulls (Eliyle serçe parmağından başlar)

- 1992 Chicago Bulls

- 1993 Chicago Bulls yani üstüste 3 kez.

- 1997 Chicago Bulls, hem de gripli halimle.

- 1998 Chicago Bulls çekilmek yok.

- ve favorim : 1996 Chicago Bulls. 72 galibiyet, bunu geçmeniz biraz zor canım.

- Buyur?

- Sence birisi daha mı var?

- İspatla! (Prove It...)

.........................................

Buraya kadar herşey normal ve gerçekçi ama videonun yaklaşık 2,5 yıl öncesi bir görüntüden ibaret olduğunu ve o zamandan bu yana basketbolda, NBA'de bazı dengelerin değiştiğini de düşünürsek TAKIM bazında 1996 Bulls'u geçebilecek tek takımın (galibiyet sayısına ek olarak bir de NBA şampiyonu olurlarsa) Curry'in lokomotifi olduğu Golden State olduğunu söyleyebiliriz. Bu yazı kaleme alındığında halihazırda 27-1'lik bir seri tutturan Warriors'un 82 maçlık normal sezon sonunda 74-8'lik bir seriye ulaşacağını tahmin ediyorum. NBA Şampiyonluğunda ise yine onları favori görüyorum.

Zaman, bu konuda en büyük anahtarımız olacak. Bekleyip göreceğiz...

...........................................


MERAKLISINA ... 1995 - 1996 CHİCAGO BULLS

O sezon Chicago Bulls, Kasım ayını 12-2, Aralık ayını 13-1'lik seri ile geçtikten sonra 1996'nın Ocak ayını 14-0'la geçerek rakiplerini silindir gibi ezdi. Şubat ayı 11-3 ile en fazla mağlubiyet aldığı ay olurken, Mart ayında 12-2'lik bir seri tutturdu. Nisan ayına kadar sahasında oynadığı 36 maçı da kazanan Jordan ve arkadaşları normal sezonun bitmesine az bir zamanın kaldığı bu ayda sahasında 2 kez yenilgiye uğradı (Charlotte - İndiana ve ikisi de tek sayıyla) ve Nisan ayını 10-2'lik seri ile bitirdi. Yani normal sezonda 72-10'luk anormal ama o takım için normal sayılabilecek üstün bir başarı...

Play off ilk turunda karşılarına gelen Miami Heat karşısında zorlanmadan 3-0'la geçerek konferans yarı finalinde NewYork City ile eşleştiler. Rakibine sadece serinin üçüncü maçındaki Madison Square Garden'da uzatmalarda boyun eğen Bulls (Jordan o sezonki playoff sayı rekoruna bu maçta ulaşmıştı - 46), 4-1'lik sonuçla Doğu Konferansı Finaline kaldı.

Konferans finalinde Orlando Magic'i 4-0'la silip süpürdüler ve NBA Finalinde Seattle Supersonics ile karşı karşıya geldiler. İlk 3 maçı rahat kazanan Chicago, 4 ve 5. maçlarda üstüste iki yenilgi alsa da sahasında oynadığı serinin 6.maçını rahat kazanınca şampiyon oldu. Playofflarda Bulls'un oynadığı 18 maçta da maçların en skorer ismi olan Michael Jordan herşeyiyle sezon MVP'i ve PlayOff MVP'si olmayı hak etmişti. Playofflarda yakaladığı 31,67'lik sayı ortalamasına ise günümüzde ulaşabilecek bir basketbolcu var mı? zor gibi...

CHİCAGO BULLS 1995 - 1996 KADROSU...

Michael Jordan, Scottie Pippen, Ron Harper, Dennis Rodman, Luc Longley, Toni Kukoc, Steve Kerr, Randy Brown, Bill Wennington...

21 Aralık 2015 Pazartesi

En ünlü Bosman transferleri

Bosman kuralını bilmeyeniniz yoktur sanırım. Hani şu futbolcunun sözleşmesinin bitmesine 6 ay kala istediği kulüple görüşüp anlaşması ve sözleşmesinin sonunda bedavaya (sıfır bonservis) transfer olması. İlk olarak 1990'da Belçikalı futbolcu Jean Marc Bosman'ın başka bir takıma gitmek istemesi ama bu konuda bonservis sorununun büyük bir engel olarak durması ile ilgili konu yargıya kadar taşınmış ve 5 sene süren hukuk mücadelesi kazanıldıktan sonra Avrupa Futbolunda milat olacak bu karar, Avrupa Adalet Divanı tarafından alınmıştır (Aralık 1995)

1995 yılından bu yana Bosman kuralı ile yüzlerce transfer yapıldı ama bazıları çok daha büyük ses getirdi. Gelin onları hep beraber hatırlayalım. Bu arada eksikler varsa lütfen hatırlatın, listeye dahil ederiz :)

Robert Lewandowski

Bosman kuralı transferlerinin kuşkusuz en büyüklerinden birisidir Dortmund'lu Lewandowski'nin ezeli rakibi Bayern Münih'e bedava gitmesi. Jurgen Klopp ile beraber Dortmund'da 187 maçta 103 gol atacaksın, 2 Bundesliga, bir Almanya Kupası şampiyonluğu yaşayacaksın ve bir de Şampiyonlar Ligi Finali oynayacaksın, sonra hiçbir şey olmamış gibi Bayern Münih'e bonservis ödenilmeden transfer olacaksın. Hem de dünyanın sayılı 5 golcüsünden biriyken. Bayern bir önceki sezon Dortmund'dan bir de Mario Götze'yi serbest kalma bedelini ödemek şartıyla transfer edince iki kulüp arasında gerginlik başlamış ve nihayetinde bir daha iki taraf arasında transfer yapılmayacağı açıklanmıştı. Kuşkusuz Bayern, Lewa'yı şu an satmaya kalksa kasasına en az 50 milyonu koyar...

Sol Campbell

Tottenham formasıyla dikkat çeken, 1998 Dünya Kupası ve 2000 Avrupa Şampiyonası'nda İngiltere Milli Takımı ile de boy gösteren Sol Campbell, Londra'nın kuzeyinde hem de Tottenham'lıların bir gram dahi sevmediği Arsenal'e bedavaya giderken kimse tahmin edemezdi onun ilk 3 yılında 2 kez Premier Lig Şampiyonluğu yaşayacağını. Gunners'ın 2003 efsane namağlup şampiyonluğunda inanılmaz bir performans gösteren Campbell, devrinin en iyi stoperlerinden biriydi kuşkusuz...

Michael Ballack

Almanya'daki her sivrilen yıldızı ağına yakalayıp bir şekilde alan Bayern Münih, Leverkusen'de performansının doruğuna çıkan ve hatta takımı ile 2002'de Real Madrid ile Şampiyonlar Ligi Finali dahi oynayan Ballack ile 1 sene öncesinden 12,9 milyon euro karşılığında anlaştı. Bawyera ekibinde 4 sezon top oynadı ve sözleşmesinin bitiminde (bonservisi elinde) birçok büyük kulübün yarıştığı bir ortamda Mourinho'nun Chelsea'sini seçti ve 4 yıl Ada'da boy gösterdi. 1 Premier Lig, 3 FA Cup ve bir kez de Lig Kupası'nı kazandı. Hem Almanya Milli takımında hem de oynadığı kulüplerde gösterdiği performanslarla oyunu iki yönlü oynayabilen en iyi futbolculardan biri oldu.

Steve McManaman

Liverpool altyapısında başlayan kariyerinde 27 yaşına geldiğinde sözleşmesi sona ermiş ve artık yeni bir yolculuğa yelken açmanın zamanı gelmişti. Aynı zamanda 2 Şampiyonlar Ligi Şampiyonluğu yaşayan ilk İngiliz futbolcu ünvanını da Bosman kuralı ile 1999 yılında geldiği Real Madrid ile kazanacak olan McManaman özellikle ortasahanın sağında hızıyla çok etkiliydi. Roberto Carlos, Figo, Raul, Morientes, Zidane, Guti, Brezilyalı Ronaldo, gibi yıldızlarla 2 sezon La Liga Şampiyonluğu da yaşayan Liverpool'un çocuğu, kendi ülkesinde göremediği tüm büyük başarıları Galacticos ile elde etti.

David Beckham

Manchester Unıted'da Eric Cantona'dan sonra efsane 7 numaranın sahibi olan David Beckham'ın ünü tüm dünyada eserken o, Ada'dan dünyanın belki de en prestijli takımının formasını giymek için Madrid'e uçtu (McManaman'dan farkı bonservis bedel ile gelmesiydi). Öyle bir kapı araladı ki, kendisinden sonra takımlarıyla özdeşmiş olmalarına rağmen Nistelrooy, Owen, Henry, Gudjohnsen, Modric gibi yıldızlarda La Liga'nın yolunu tuttular. Real Madrid'e 2003 yılında gelen ve hem imajıyla hem de futbolu ile gönülleri fetheden Beckham yaşı 32'ye geldiğinde Madrid kariyerini sonlandırma kararı aldı ve yeni sözleşme tekliflerine aldırmadan, henüz Avrupa'da hala büyük bir takımda oynama enerjisi olmasına rağmen şok bir kararla ABD'nin Los Angeles Galaxy takımının yolunu tuttu. Bu inanılmaz bir karardı ama her konuda ilk olmayı seven Beckham'ın ABD kararından sonra bu ülkenin kapısından onlarca yıldız daha girdi. Henry, Robbie Keane, Nesta, Lampard, Gerrard, Drogba, Pirlo sadece bazıları...

Andrea Pirlo

Başbakan lakaplı maestro, günümüz futbolunun şüphesiz dahilerinden biri. İnter'den Milan'a uzanan kariyer yolculuğunda Milan ile her başarıyı yakalayıp efsane statüsüne erişen Pirlo, İnter'deki ofansif futbolcu kimliğinden evrim geçirerek zamanla çift yönlü ortasaha profiline erişti. Şüphesiz bu evriminin mucidi de Carlo Ancelotti'dir. Onunla Milan'da yeni bir oyun görüşüne kavuşan Pirlo kısa zamanda oynadığı mütevazi ve akıl dolu futbolu ile tüm futbolseverlerin beğenisini ve saygısını kazandı. 10 sezon oynadığı Milan'da çöküş başlayınca yöneticiler onu ikna edemedi ve 2011 yılında 32 yaşındayken sözleşme yenilemeden bir diğer İtalyan büyüğü Juventus ile anlaştı ve burada da deyim yerindeyse Serie A'ya damga vurdu ve sayısız kupa kazandı. Kariyerinin sonunda ise 36 yaşında ABD'nin yolunu tuttu.

15 Aralık 2015 Salı

3 büyüklerin kısa tarifi...

3 büyükler olarak lanse edilen Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş'ın son yıllardaki görüntülerinin kelimelere dönüşmüş hallerini çok güzel özetleyen bu yazıyı görünce hemen sizlerle paylaşayım istedim. 3 büyüklerin saha içi karakteristik özelliklerinin bu denli basit sözlerle direkt olarak insanlara aktarılması takdire şayan ve alkışı hakediyor.


Tariflerin esprili olması ise işin daha özel tarafı. Kimse yanlış anlamasın, maksat biraz gülmek :)

Siz katılır mısınız bilmem. Yorum sizlerin...




10 Aralık 2015 Perşembe

Şampiyonlar Ligi golcüleri

Prestij, önem, marka değeri ve takip edilebilirlik düzeyinde dünyanın en büyük futbol organizasyonları sıralamasında belki de adını en üst sıraya yazabileceğimiz Şampiyonlar Ligi'nde (1992'den bu yana) kimler geldi, kimler geçti... Uzun yıllar en çok gol atan futbolcular listesinde adı hep en üst sırada yer alan Raul Gonzalez'in çoktan hükümdarlığı sona ermiş, futbolun iki prensi Ronaldo ve Messi tahtın yeni varisleri olmuş ve rakipleri ile olan arayı da bir daha kapatılmamak şartıyla sonuna kadar açmışlardı. Bu ara kapanmaz diyorum çünkü hem gelen yeni nesil genç futbolcular hem de listede arkalarından gelenlerin bu sayıları görme şansları hiç mi hiç yok.



Afaki bir tahminle Ronaldo ve Messi'nin toplamda değil 100'ü, 130'lara kadar rahatça ulaşacaklarını öngörmek oldukça sığ bir tahmin olsa gerek. Zira ikisinin de bir sezonda rahatlıkla 15 golü atacak potansiyellerini göz önüne aldığımızda + Ronaldo'nun en az 4, Messi'nin de en az 6 sezon daha üst düzey futbol oynayacaklarını düşündüğümüzde rekorların bir daha asla kırılamayacak düzeye geleceğini görebiliyoruz. Hal böyleyken, yani ilk 2 sıranın yerlerinin belli olduğu bu alanda, önümüzdeki 5-6 yıl içinde yani Ronaldo ve Messi'nin aktif futbolculuk hayatlarının bitme noktasına geldiği anlarda kimlerin listede onların ardından geleceklerini tahmin etmek de çok zor olmayacaktır.

İlk 10 listede yer alan ve aktif futbolculuk kariyerleri çoktan biten Nistelrooy, Henry, Shevchenko, İnzaghi ve Avrupa'ya gelmesi zor olan, gelse de bu saatten sonra gol atması sürpriz olan Drogba'nın 3-4 yıl içerisinde ilk 10'un dışında kalma riskleri ihtimaller dahilinde. Sadece Raul'un 71 gol ile ilk 10'un dışında kalması imkansıza yakın görünüyor. Peki bu isimlerin yerlerine TOP 10'a kimler girebilir? İşte cevapları...


İlk olarak bu listede yer almak için üst düzey yeteneklerinizin olmasının yanısıra her sene Şampiyonlar Ligi'ne katılan ve en az çeyrek final - yarı final oynayabilen bir takımda olmanız gerekiyor. Düz mantıkla ne kadar çok maç - o kadar gol demektir. Bu kıstaslara 'cuk' diye oturan 3 tane takım var : Real Madrid - Bayern Münih ve Barcelona... Bu bağlamda TOP 10 listesine girmesi an meselesi olan ve potansiyelleri göz önüne bulundurulduğunda en az Ronaldo - Messi kadar efektif olan Thomas Müller (33 gol) ve Robert Lewandowski'nin (30 gol) en sağlam adaylar arasında olduklarını görüyoruz. Basit bir tahminle iki futbolcu da 30 yaşlarına geldiklerinde (3-4 sene sonra) gol sayılarını 45-55 aralığında bir seviyeye çekmeleri olası. Diğer yandan Karim Benzema'nın bu denli üst sıralarda olmasını sağlayan Galacticos kariyerinin devam etmesi durumunda en geç 2 sezon içinde yani 30 yaşına geldiğinde bir diğer Real Madrid'li Raul'un ardından 4. sıraya gelmesi aşikar olacak. Messi ve Ronaldo ile beraber son 10 yılın en değerli 3. oyuncusu olan, fakat kariyerinde bir kez olsun Şampiyonlar Ligi yüzüğü takamayan Zlatan İbrahimovic ise kariyerinin sonunda maksimum 50-55 gol aralığında kalabilir ki, 3-4 sezon geçse de bu rakam kendisinin TOP 10 listesinin içerisinde kalmasına yetecektir...

Şampiyonlar Ligi'nin en çok gol atan futbolcuları listesinde henüz esamesi fazla okunmasa da; Neymar'ın da henüz 24 yaşında olması ve Barcelona'dan hiç ayrılmayacağı gerçeğiyle sezon başına atacağı minimum 10 gol ile şu an 16 olan gol sayısını 100'lerin üzerine çıkartıp Ronaldo ve Messi'nin ardından Thomas Müller ile beraber 3. ve 4.lük basamağına çıkacağını da tahmin ediyorum.

Tüm bu olasılıkların üzerine; TOP 10'un ardından gelen golcülerin attıkları güncel  gol sayılarını ve genel anlamda tüm golcülerin kariyerlerinin sonlarına geldiklerinde Şampiyonlar Ligi'nde kaç gol atacaklarını tahmin edip ortaya şöyle bir tablo çıkardım :



Sizin yukarıdaki tablodan farklı tahminleriniz varsa (olmazsa zaten olmaz) yorum köşesine yazabilirsiniz...