12 Haziran 2012 Salı

Christoph Daum vs. Ergin Ataman...

1993 – 1994 sezonun devre arası… Beşiktaş o zamanlar 16 takımlı oynanan ligde lider G.Saray’ın 10 puan ardından 3.sırada ilk yarıyı tamamlıyor ve Süleyman Seba yönetimi, kulübünün tarihine altın harflerle adını yazdırmış bir teknik direktör olan Gordon Milne’in görevine son veriyor. Dilekolay 6,5 yılda 3 şampiyonluk, 3 de ikincilik başarısı (“şerefli ikincilik” sözü de onun zamanına denk gelmiştir) ile kariyerine zirve yaptıran bir takımı bırakmak zorunda kalıyordu İngiliz teknik adam. Beşiktaş tarihinin belki de en unutulmaz, bir o kadar da gelmiş geçmiş en iyi kadrosuyla müthiş bir başarı öyküsünün baş mimarıydı o. Feyyaz , Ali, Metin, Gökhan, Mutlu, Recep, Kadir, Rıza, Şifo, Mehmet, Sergen ve Oktay gibi kaliteli yerli oyuncuların yanında bir de Nartallo ve Madida

Böylesine bir teknik adamla yollarını ayıran yönetim, Alman teknik direktör Christoph Daum’u göreve getirir. Almanya dışında ilk defa farklı bir ülkede çalışma fırsatı bulan tecrübeli teknik adam (Köln, Stutgart) gelir gelmez ayağının tozuyla Türkiye Kupası Çeyrek Finali’nde Fenerbahçe karşısına çıkacaktır. Daha dün gibi hatırlıyorum… O zamanlar yarı finale kadar oynanan maçlar tek maçlı elemeli sistemle oynanıyordu ve maç da Beşiktaş’ın şansına İnönü’deydi. Daum ilk defa Türkiye’de bir takımın başında maça çıkıyor ve bu da bir derbi maçıydı. Beşiktaş, taraftarının da desteğiyle beraber Ali ve Madida ile goller bulur ilk yarıda. İkinci yarıda ise yine bir diğer Alman teknik adam Holger Osieck’in çalıştırdığı Fenerbahçe, Bülent Uygun ile farkı bire indirse de maç böyle sonuçlanır ve Beşiktaş kupada yarı finale uzanır…

Daum, bu maçtan 1 hafta sonra çıktığı ilk lig karşılaşmasında ise Ankara’da G.Birliği’ni Feyyaz’ın tek golüyle devirir. Ligde ilk 8 maçından tek kaybını Bursa ile 0-0 berabere kalarak yaşar. Fakat işler sonra ligde istediği gibi gitmez ve kalan 7 maçın sadece 2 tanesini kazanarak mükemmel başladığı Beşiktaş lig serüvenini 4.sırada tamamlar…


ZORLU TÜRKİYE KUPASI SÜRECİ

Daum’un Türkiye’de belki de uzun yıllar kalmasını sağlayacak olan başarısı ise takımın başına ilk geçtiği Türkiye Kupası’nda yaşanacaktır. Çeyrek Final’de Fenerbahçe’yi eleyen takımına yarı finalde Şenol Güneş’in Trabzon’u çıkacaktır. Yarı Final maçları diğer turların aksine çift maçlı eleminasyon sistemine göre oynanacaktı. İnönü’de Bülent Yavuz’un yönettiği ilk karşılaşmada rakibini 3-1’lik avantajlı bir skorla yenen Daum’un öğrencileri bu defa rövanşta Oğuz Sarvan’ın orta hakem olduğu Avni Aker’den 1-1’lik beraberlikle dönünce adını finale yazdırıyordu. Şüphesiz Alman teknik adam kimselerin beklemediği şekilde 2 büyük takımı birden eleyerek Türkiye Kupası’nda finale kadar yükselerek büyük bir başarıya imza atıyordu…

Finaldeki rakiplerini de artık tahmin edebiliyorsunuzdur : Galatasaray… Bir büyük takıma bir kupa da gelebilecek en zorlu rakipler Beşiktaş’ın karşısına çıkıyordu. Rakibi G.Saray ise çeyrek finalde Kayserispor’u, yarı finalde de Kocaelispor’u eleyerek finale kalmıştı. Çok ilginçtir, sarı-kırmızılı takımın da başında Alman teknik adam Reiner Hollmann vardı. O sezon tam bir Alman havası ve modası vardı İstanbul’un 3 büyük kulübünde.


Tarih 6 Nisan 1994. Finalin ilk ayağı unutulmaz statlardan Ali Sami Yen’de… 20 yaşındaki Alpay’ın kırmızı kart gördüğü maç 0-0 sonuçlanıyor ve Daum avantajı cebine koyuyordu. 4 Mayıs’ta Ahmet Çakar’ın düdük çaldığı finalin ikinci ayağı unutulmayacak bir maça sahne oluyordu. Maçın başında efsane golcüsü Hakan Şükür’le İnönü’yü susturan Cimbom, daha sonra Beşiktaş’ın istekli oyununa müdahale edemeyince Metin Tekin ve Madida’nın golleriyle 22.dakikada bir anda 2-1 mağlup duruma düşüyordu. 78’de ‘Breave Heart’ Bülent Korkmaz sahne alıyor ve ‘maç daha bitmedi’ mesajını veriyordu : 2-2… İlk maçta takımının 40 dakika 10 kişi oynamasına sebep olan genç Alpay 83.dakikada atacağı golle Alman teknik adam Daum’un Türkiye kariyerindeki ilk kupasını almasına büyük bir katkıda bulunacak ve yine Daum’un uzun yıllar sürecek Türkiye serüvenin de başlangıç sayfasını oluşturacaktı… Sezon finalini ise lig şampiyonu G.Saray ile oynayacakları Cumhurbaşkanlığı Kupası ile yapan Beşiktaş bu maçı da 3-1 kazanarak 'duble' yapar...

Bir sezonda 3 büyükleri de ekarte ederek hem Türkiye Kupası’nı hem de Cumhurbaşkanlığı Kupası’nı göreve gelir gelmez sadece 4 ayda kazanmak Daum’un el üstünde tutulmasını sağlayacaktı. Türkiye’ye iyice ısınan Alman teknik adam bu hızla beraber ertesi sezon Beşiktaş’ı lig şampiyonu yapacak, her kesimi kendisine hayran bırakacaktı…

………………………………………..

Erkek Basketbolu’nda 2011-2012 sezonu. Ergin Ataman yönetiminde Beşiktaş Milangaz, sezon başında NBA’deki lokavt sonucu kadroya dahil edilen büyük yıldız Deron Williams ve Semih Erden’e rağmen kadro olarak tecrübesizliklerinden dolayı şampiyon adayları arasında 3. yada 4.sırada gösteriliyordu. Kasım ayının sonunda NBA’de lokavt sona erince ABD’nin yolunu tutan NBA patentli basketbolcularından yoksun kalan takım hemen devre arasında Arroyo ve Mensah Bonsu gibi iki yabancıyla kadrosuna alternatif kazandırdı. Fakat yerli oyuncu rotasyonu rakiplerine göre bir hayli kısıtlıydı.


Tüm bu şartlarda takımını çok iyi motive eden, oyuncularını çok iyi tanıyan ve onlardan maximum şekilde verim almayı çok iyi bilen tecrübeli koç Ergin Ataman yönetiminde önce tarihlerinde ilk defa Türkiye Kupası’nı kazandılar. Yetmedi, üzerine Avrupa’da mücadele ettikleri Euro Challange kupasını da ülkemize kazandırdılar. 1996’da Efes Pilsen’in Koraç Kupası şampiyonluğundan sonra ülkemize 2.Avrupa Kupası’nı getiriyordu siyah-beyazlılar…

BİR SEZONDA 3 KUPA MI? NEDEN OLMASIN?

Ergin Ataman’ın gözü yükseklerdeydi. Arroyo – Bonsu – Hawkins – Hersek – Kemp - Serhat ve Ersin ile tarihinin en iyi jenerasyonuna sahip olan takımını lig şampiyonluğu ile taçlandırmak istiyordu. Ligde normal sezonu 4.sırada bitirdikleri için çeyrek finalde rakipleri Fenerbahçe oldu. Rakibini 2-0’lık net bir skorla geçen Beşiktaş, yarı finalde kupanın en büyük favorisi Galatasaray ile eşleşti. Adeta final gibi bir eşleşme içinde geçen serinin ilk maçını kaybeden Ataman’ın öğrencileri sonrasındaki 3 maçı da kazanıp finale yükseliyordu. Bu aynı zamanda Beşiktaş’ın tarihinde ilk defa Euro League gruplarına direkt katılmasını da sağlıyordu. Şüphesiz bu durum basketbolda daha önce herhangi bir başarısı olmayan takım için merdivenlerin en üst basamağıydı…

Yukarıda Daum’lu Beşiktaş futbol takımının Türkiye Kupası’nı F.Bahçe, Trabzon ve G.Saray’ı yenerek aldığını belirtmiştik. Basketbolda da Beşiktaş Milangaz bu başarının neredeyse aynısını yakalama şansı vardı. Çeyrek finalde F.Bahçe, yarı finalde G.Saray’ı saf dışı eden takımın finaldeki rakibi Türkiye’nin basketbol deyince ilk akla gelen markası, yeni adıyla Anadolu Efes oluyordu. 2 gün arayla rakibini 2 maçta da Sinan Erden’de yenen Beşiktaş, serinin geride kalan maçlarının oynanacağı Abdi İpekçi’de oynadığı ilk karşılaşmayı kaybetti. Serinin 4. maçını açık farkla kazanan siyah – beyazlılar, sıradaki maçı kaybedince seri 3-2’ye geldi. En son 11 Haziran’da oynanan mücadeleyi de 80-76 kazanan Beşiktaş Milangaz, toplamda 4-2’lik net bir skorla rakibine şans vermeden tam 37 yıl sonra lig şampiyonu apoletini de alarak sezonu bir futbol terimi olan 'hat-trick' ile kapattı…


Bundan 18 sene önce futbolda 3 büyükleri birden yenerek Türkiye Kupası’nı müzesine götüren Beşiktaş’ın, basketbolda da yine 3 büyükleri teker teker eleyerek lig şampiyonu olması hatırlayanlar için gayet manidar oldu. 18 sene önce Daum’u ayakta alkışlarken, sezonu 3 kupa ile bitirip Euro League vizesi alan Ergin Ataman’ı da canı gönülden tebrik edip bu özel hikayeleri biz sporseverlere yaşattıkları için de teşekkürlerin en büyüklerini kendilerine iletiyoruz… 

twitter @serdarsozkesen

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder