Böylesine bir teknik adamla yollarını ayıran yönetim, Alman
teknik direktör Christoph Daum’u göreve getirir. Almanya dışında ilk defa
farklı bir ülkede çalışma fırsatı bulan tecrübeli teknik adam (Köln, Stutgart) gelir
gelmez ayağının tozuyla Türkiye Kupası Çeyrek Finali’nde Fenerbahçe karşısına
çıkacaktır. Daha dün gibi hatırlıyorum… O zamanlar yarı finale kadar oynanan
maçlar tek maçlı elemeli sistemle oynanıyordu ve maç da Beşiktaş’ın şansına
İnönü’deydi. Daum ilk defa Türkiye’de bir takımın başında maça çıkıyor ve bu da
bir derbi maçıydı. Beşiktaş, taraftarının da desteğiyle beraber Ali ve Madida
ile goller bulur ilk yarıda. İkinci yarıda ise yine bir diğer Alman teknik adam
Holger Osieck’in çalıştırdığı Fenerbahçe, Bülent Uygun ile farkı bire indirse
de maç böyle sonuçlanır ve Beşiktaş kupada yarı finale uzanır…
Daum, bu maçtan 1 hafta sonra çıktığı ilk lig karşılaşmasında
ise Ankara’da G.Birliği’ni Feyyaz’ın tek golüyle devirir. Ligde ilk 8 maçından
tek kaybını Bursa ile 0-0 berabere kalarak yaşar. Fakat işler sonra ligde
istediği gibi gitmez ve kalan 7 maçın sadece 2 tanesini kazanarak mükemmel başladığı
Beşiktaş lig serüvenini 4.sırada tamamlar…
ZORLU TÜRKİYE KUPASI
SÜRECİ
Daum’un Türkiye’de belki de uzun yıllar kalmasını sağlayacak
olan başarısı ise takımın başına ilk geçtiği Türkiye Kupası’nda yaşanacaktır. Çeyrek
Final’de Fenerbahçe’yi eleyen takımına yarı finalde Şenol Güneş’in Trabzon’u
çıkacaktır. Yarı Final maçları diğer turların aksine çift maçlı eleminasyon
sistemine göre oynanacaktı. İnönü’de Bülent Yavuz’un yönettiği ilk karşılaşmada
rakibini 3-1’lik avantajlı bir skorla yenen Daum’un öğrencileri bu defa rövanşta
Oğuz Sarvan’ın orta hakem olduğu Avni Aker’den 1-1’lik beraberlikle dönünce
adını finale yazdırıyordu. Şüphesiz Alman teknik adam kimselerin beklemediği
şekilde 2 büyük takımı birden eleyerek Türkiye Kupası’nda finale kadar yükselerek
büyük bir başarıya imza atıyordu…
Finaldeki rakiplerini de artık tahmin edebiliyorsunuzdur :
Galatasaray… Bir büyük takıma bir kupa da gelebilecek en zorlu rakipler
Beşiktaş’ın karşısına çıkıyordu. Rakibi G.Saray ise çeyrek finalde
Kayserispor’u, yarı finalde de Kocaelispor’u eleyerek finale kalmıştı. Çok
ilginçtir, sarı-kırmızılı takımın da başında Alman teknik adam Reiner Hollmann
vardı. O sezon tam bir Alman havası ve modası vardı İstanbul’un 3 büyük
kulübünde.
Tarih 6 Nisan 1994. Finalin ilk ayağı unutulmaz statlardan
Ali Sami Yen’de… 20 yaşındaki Alpay’ın kırmızı kart gördüğü maç 0-0 sonuçlanıyor
ve Daum avantajı cebine koyuyordu. 4 Mayıs’ta Ahmet Çakar’ın düdük çaldığı
finalin ikinci ayağı unutulmayacak bir maça sahne oluyordu. Maçın başında efsane
golcüsü Hakan Şükür’le İnönü’yü susturan Cimbom, daha sonra Beşiktaş’ın istekli
oyununa müdahale edemeyince Metin Tekin ve Madida’nın golleriyle 22.dakikada
bir anda 2-1 mağlup duruma düşüyordu. 78’de ‘Breave Heart’ Bülent Korkmaz sahne
alıyor ve ‘maç daha bitmedi’ mesajını veriyordu : 2-2… İlk maçta takımının 40
dakika 10 kişi oynamasına sebep olan genç Alpay 83.dakikada atacağı golle Alman
teknik adam Daum’un Türkiye kariyerindeki ilk kupasını almasına büyük bir
katkıda bulunacak ve yine Daum’un uzun yıllar sürecek Türkiye serüvenin de başlangıç
sayfasını oluşturacaktı… Sezon finalini ise lig şampiyonu G.Saray ile
oynayacakları Cumhurbaşkanlığı Kupası ile yapan Beşiktaş bu maçı da 3-1
kazanarak 'duble' yapar...
Bir sezonda 3 büyükleri de ekarte ederek hem Türkiye
Kupası’nı hem de Cumhurbaşkanlığı Kupası’nı göreve gelir gelmez sadece 4 ayda
kazanmak Daum’un el üstünde tutulmasını sağlayacaktı. Türkiye’ye iyice ısınan
Alman teknik adam bu hızla beraber ertesi sezon Beşiktaş’ı lig şampiyonu
yapacak, her kesimi kendisine hayran bırakacaktı…
………………………………………..
Erkek Basketbolu’nda 2011-2012 sezonu. Ergin Ataman
yönetiminde Beşiktaş Milangaz, sezon başında NBA’deki lokavt sonucu kadroya
dahil edilen büyük yıldız Deron Williams ve Semih Erden’e rağmen kadro olarak
tecrübesizliklerinden dolayı şampiyon adayları arasında 3. yada 4.sırada
gösteriliyordu. Kasım ayının sonunda NBA’de lokavt sona erince ABD’nin yolunu
tutan NBA patentli basketbolcularından yoksun kalan takım hemen devre arasında
Arroyo ve Mensah Bonsu gibi iki yabancıyla kadrosuna alternatif kazandırdı.
Fakat yerli oyuncu rotasyonu rakiplerine göre bir hayli kısıtlıydı.
Tüm bu şartlarda takımını çok iyi motive eden, oyuncularını
çok iyi tanıyan ve onlardan maximum şekilde verim almayı çok iyi bilen tecrübeli
koç Ergin Ataman yönetiminde önce tarihlerinde ilk defa Türkiye Kupası’nı
kazandılar. Yetmedi, üzerine Avrupa’da mücadele ettikleri Euro Challange
kupasını da ülkemize kazandırdılar. 1996’da Efes Pilsen’in Koraç Kupası
şampiyonluğundan sonra ülkemize 2.Avrupa Kupası’nı getiriyordu
siyah-beyazlılar…
BİR SEZONDA 3 KUPA
MI? NEDEN OLMASIN?
Ergin Ataman’ın gözü yükseklerdeydi. Arroyo – Bonsu –
Hawkins – Hersek – Kemp - Serhat ve Ersin ile tarihinin en iyi jenerasyonuna sahip olan
takımını lig şampiyonluğu ile taçlandırmak istiyordu. Ligde normal sezonu
4.sırada bitirdikleri için çeyrek finalde rakipleri Fenerbahçe oldu. Rakibini
2-0’lık net bir skorla geçen Beşiktaş, yarı finalde kupanın en büyük favorisi
Galatasaray ile eşleşti. Adeta final gibi bir eşleşme içinde geçen serinin ilk
maçını kaybeden Ataman’ın öğrencileri sonrasındaki 3 maçı da kazanıp finale
yükseliyordu. Bu aynı zamanda Beşiktaş’ın tarihinde ilk defa Euro League
gruplarına direkt katılmasını da sağlıyordu. Şüphesiz bu durum basketbolda daha
önce herhangi bir başarısı olmayan takım için merdivenlerin en üst basamağıydı…
Yukarıda Daum’lu Beşiktaş futbol takımının Türkiye Kupası’nı
F.Bahçe, Trabzon ve G.Saray’ı yenerek aldığını belirtmiştik. Basketbolda da
Beşiktaş Milangaz bu başarının neredeyse aynısını yakalama şansı vardı. Çeyrek
finalde F.Bahçe, yarı finalde G.Saray’ı saf dışı eden takımın finaldeki rakibi
Türkiye’nin basketbol deyince ilk akla gelen markası, yeni adıyla Anadolu Efes
oluyordu. 2 gün arayla rakibini 2 maçta da Sinan Erden’de yenen Beşiktaş, serinin
geride kalan maçlarının oynanacağı Abdi İpekçi’de oynadığı ilk karşılaşmayı
kaybetti. Serinin 4. maçını açık farkla kazanan siyah – beyazlılar, sıradaki
maçı kaybedince seri 3-2’ye geldi. En son 11 Haziran’da oynanan mücadeleyi de 80-76
kazanan Beşiktaş Milangaz, toplamda 4-2’lik net bir skorla rakibine şans
vermeden tam 37 yıl sonra lig şampiyonu apoletini de alarak sezonu bir futbol
terimi olan 'hat-trick' ile kapattı…
Bundan 18 sene önce futbolda 3 büyükleri birden yenerek
Türkiye Kupası’nı müzesine götüren Beşiktaş’ın, basketbolda da yine 3 büyükleri
teker teker eleyerek lig şampiyonu olması hatırlayanlar için gayet manidar
oldu. 18 sene önce Daum’u ayakta alkışlarken, sezonu 3 kupa ile bitirip Euro
League vizesi alan Ergin Ataman’ı da canı gönülden tebrik edip bu özel
hikayeleri biz sporseverlere yaşattıkları için de teşekkürlerin en büyüklerini
kendilerine iletiyoruz…
twitter @serdarsozkesen
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder