1 Haziran 2015 Pazartesi

Melo ve Şampiyon Galatasaray

Öncelikle Galatasaray'ın 20.şampiyonluğu hayırlı olsun. Tüm Galatasaraylıları yürekten kutlarım. Kritik zamanlarda rakiplerinin hatalarını çok iyi değerlendirdiler ve şampiyonluğa inanan bir ruhla sonunda amaçlarına ulaştılar...

Geçenlerde, şampiyonluğun ardından Melo'nun bir gazeteye verdiği röportajda bir kez daha ağzım açık kaldı ve "yazmasam da olur" dediğim tüm cümlelerimi tekrar toparlayıp bu yazıyı yazmaya karar verdim. Bu yazıyı kesinlikle art niyet aramadan, herhangi bir kişi ya da kurumları karalama düşüncesi olmadan kaleme aldığımı hatırlatmak isterim. Melo'nun röportajına geçmeden evvel, öncelikle kendisi hakkında birkaç kelam edelim. 

Galatasaray'a geldiği günden bu yana biraz da mevkiisi gereği inanılmaz hırslı ve biraz değil baya baya saha içinde sert bir futbolcu. Özellikle iç saha maçlarında rakibi yıldıran bir görüntüsü var. Bu görüntünün 2 sebebi var : Birincisi kendisini adeta taparcasına seven taraftarı önünde oynamak. İkincisi de sert futboluna hakemlerin çoğu zaman müsaade etmesi. Neden mi? Şöyle...



Melo, şampiyonluk yolunda bu sezon Spor Toto Süper Lig'de kırmızı kart görmedi. Bu onun CV'sine yazılacak önemli başarılardan biri. Zira, 2010 Dünya Kupası çeyrek finalinde Hollanda ile oynanan mücadelede yerdeki Robben'in baldırlarına basıp anında ihraç edilen Melo, yıllar geçse de hala takım arkadaşlarının eleştirilerine maruz kalmış ve yenilgiden de kupadan da baş sorumlu tutulmuştu. Kim bilir belki de o maçta yaptığı kritik hata onun Milli Takım hayallerini de sonlandırmıştı. 

Melo, röportaja şu cümlelerle başlıyor :

"Hakemlerin bana birçok sefer gereksiz sarı kart gösterdiğini düşünüyorum. İyi izlenirse hiç faul olmayan pozisyonlarda bile faul çalınıp, sarı kart çıktığını düşünüyorum. Diğer takımlara, oyuncularına bunlar yapılmadı. Galatasaray'a verilmeyen penaltılar vardı ama şampiyonluk yolunda mücadele ettiğimiz rakiplerimize verilen penaltılar oldu. Belirttiğim gibi bu sene hemen hemen herkes bize karşıydı ama biz bir aile, bir bütün olduk..."
Mersin İ.Y., 2-1 öndeyken Melo sarı kart görür.


Skor 2-2 ve Melo yine aynı hareketi yapar. 2.sarı kart gelmez.

Sanırım Melo'nun dili sürçmüş olmalı. Zira kendisi hakkında yaptığı 'haksız' sarı kartlar aleyhine değil lehine sonuçlandı. Sadece Seyrantepe'deki maçlarda en az 4-5 kez ikinci sarı karttan hatta bazılarında direkt kırmızı kartla oyun dışına çıkacağı maçtan kurtuldu (Sadece Mersin maçından kareler paylaştım). Sözkonusu kırmızı kartlık maçlarda ise Galatasaray ya mağluptu ya da berabereydi. Yani hakemler, Melo ve Galatasaray'ın düşmanı değil adeta okey masasında aranılan dördüncü kişiydiler ve saha içinde resmen "eyyam" yapıp zora gidecek maçları kolaya çevirdiler. Melo kırmızı kartı çok istedi, hatta bazılarında "tamam şimdi atıldım" diye beklerken piyangoda amorti hep ona çıktı ve sahada kalmayı başardı...


Aynı maçtayız. Yine Melo ve yine kasıt. Fırat Aydınus
yemin etmiş bir kere ve kırmızıyı evde unutmuş.
Maçı G.Saray 3-2 kazandı.
Melo'nun hakemler konusunda en son konuşacak kişilerin başında olduğunu, röportajın devamında verdiği şu ifadelerden net bir şekilde anlayabiliyoruz : "Kimseden korkum yok. O yüzden dikkat ederseniz dürüstçe açık açık konuşuyorum. Mesela bir maçta faul yaptıysam veya atılmam gerekiyorsa, hak ettiysem onun hakkında bir yorum yapmam, savunmasını yapmam..."

Peki Melo bu sezon en az atılmadığı 4-5 maçta bir kez olsun çıkıp da "hakem beni atabilirdi, çok şanslıydım" tarzı ifadeler kullandı mı? Evet bunu hiçbir futbolcu yapmıyor ama en azından tereyağ gibi üste çıkmayı düşünmesi, kendisini mağdur gibi açıklaması tam bir amatör davranış. 


Ne diyelim? Melo böyle uygun görmüş ve böyle bir açıklama yapmış. Belki de biz yanlış açıdan bakıyoruzdur, belki de biz Melo'yu ve Galatasaray'ın şampiyonluğunu kıskanıyoruzdur (!) ya da Melo'nun röportajın devamında "Galatasaray şampiyon olduğunda rakiplerimiz çok üzgün, ağlamaklı, tebrik ediyorlar ama içten değil diye" işaret ettiği kişilerden birisi de benimdir (?) ya da Melo'nun pozisyon kriterleri, UEFA'nın dahi üstündedir...

Son olarak Melo'ya mesaj verip (KEEP CALM AND PLAY FOOTBALL - Sakin ol ve futbol oyna) Galatasaray'a geçelim...


****************************************************

Avrupa'nın futbolcu kalitesi ve değeri olarak 6.büyük ülkesiyiz. Yani İngiltere, İspanya, Almanya, İtalya ve Fransa'dan sonra geliyoruz. Ha, başarı anlamında 6.sırada elbette değiliz ama orasını şimdilik fazla karıştırmayalım. Sözkonusu 6 ülkede toplam 136 takım var ve çok ilginçtir 2014 - 2015 sezonunda 136 takımdan sadece 1 tanesi ülkesinin liginde kırmızı kart görmemişti. Ta ki son haftaya kadar, yani şampiyonluk netleşinceye kadar (o kırmızı kartta bildiğiniz gibi haksızdı). Malum bir önceki hafta Beşiktaş derbisi bir şekilde kazanılmış ve şampiyonluk garantilenmişti. Hangi takımdan bahsettiğimi çok iyi biliyorsunuz. Galatasaray...

Aynı dönemde rakiplerinden Fenerbahçe 8 kırmızı kart (4'ü son maçta), Beşiktaş ise tam 10 kırmızı kart gördü. Bu sonucu sadece "Beşiktaş çok sert oynadı, Galatasaray hafif sertlikte oynadı" diye yorumlamak son derece saçma olur. Hani maçları izlemesek neyse ama bu sonuç asla tesadüf olamaz. Galatasaray ve Fenerbahçe toplamda 78'er sarı kart görürken Beşiktaş ise 70 kez sarı kart ile cezalandırıldı. 2014 - 2015 sezonunu İtalya şampiyonu Juventus 5, Almanya şampiyonu Bayern Münih 2, İngiltere şampiyonu Chelsea 4, İspanya şampiyonu Barcelona ve Fransa şampiyonu PSG ise 3'er kırmızı kartla tamamladı. 

Sonuçta Galatasaray en zor zamanlarda çok az hata yaptı, Muslera ile rakiplerini durdurup Sneijder ile parçaladı. Evet göze hoş gelen futbolu çoğu zaman oynamadılar ama sonuca varmasını bildiler. Hamza Hamzaoğlu elindeki kadroyu çok efektif kullandı, her futbolcusunu en ideal yerinde oynattı. Selçuk en iyi sezonlarından birini yaşadı. Ligin ilk 4 sırasındaki takımlar arasında en fazla golü onlar yedi ama şampiyonluğun gelmesini sağlayan son 7 maçta sadece 1 gol yemeleri (son haftada yediler) şampiyonluğu getiren çok önemli bir ayrıntı olarak notlarda yerini aldı. Slaven Bilic ve İsmail Kartal ise kritik maçlarda kritik tercih hataları yaptılar, oyunu okuyamadılar, kolay maçları çeviremediler, bu sonu hakettiler...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder