28 Mart 2016 Pazartesi

Cruyff Felsefesi


2000'li yıllardan önce dünyanın gelmiş geçmiş en iyi futbolcuları kimlerdir diye sorsanız, o zamanlarda çoğu kimse Pele ve Maradona'nın ardından Hollanda efsanesi Johan Cruyff'un adını söylerdi şüphesiz. Kariyerinin neredeyse tamamını Santos ile Brezilya'da geçiren Pele; Napoli gibi orta sınıf bir takımı birinci torba takımı yapan, Arjantin Milli Takımı'nı en üst klasmana sokan Maradona ve tekniği, zerafeti ve sıradışı yaşantısı ile Avrupa'nın 'sarı fare'si Johan Cruyff. Üç büyük futbol efsanesinin belki de en kolay karşılaştırma yapılıp karara bağlanılacağı kulvar ise teknik adamlık alanında. Barcelona'nın tarihinde ilk kez kazandığı Şampiyon Kulüpler Kupası ve üstüste 4 kez La Ligi şampiyonu olduğu dönemlerde teknik adam koltuğunda hep Cruyff vardı ve hocası olan Rinus Michels'den total futbolu çok iyi şekilde anlayıp üzerine kendi birikimlerini ekleyerek modern futbolun en başarılı teknik adamlarının başı olan Hollandalı, Barcelona'nın 2000'li yıllardan sonra dünyanın en iyi futbol takımı olmasını sağlayacak olan La Masia futbol akademisinin de planlayıcısı ve kurucusudur. Pele teknik adam koltuğuna hiç oturmazken, Maradona'nın bu alanda sadece futbolculuk CV'sini kullandığını ve başarısız olduğunu da eklemeliyiz.

Ajax altyapısında yetişen ve Şampiyon Kulüpler Kupası dahil olmak üzere (üstüste 3 kez) Ajax ile alınacak tüm kupaları kazanan Cruyff için artık daha büyük bir takıma gitme zamanı gelmişti ve başkanı Real Madrid'e vermek istese de o tercihini Barcelona'dan yana kullandı 26 yaşında. Bir de ilk senesinde Bernabeu'da 5-0'lık alınan tarihi galibiyet, belki de kararının ne kadar doğru olduğunu gösteriyordu ki, Barcelona o sezon tam 14 yıl sonra Cruyff ile lig şampiyonluğuna ulaştı.

Pele'nin olmadığı 1974 Dünya Kupası'nın büyük favorilerinden birisi olmalarına rağmen final oynayıp kupayı evsahibi Batı Almanya'ya kaptırmasalar, koleksiyonundaki tek eksik olan kupayı da kazanacaktı. 1978 Dünya Kupası sırasında 31 yaşında olmasına rağmen, siyasi sebeplerden dolayı milli takıma çağrılmadı ve Hollanda finalde yine kaybetti. Arjantin, evsahibi olduğu kupada mutlu sona ulaştı. Kimbilir Cruyff olsaydı maç nasıl olurdu bilinmez. Bu arada Hollanda'nın Dünya Kupası tarihinde bir tek kupasının dahi olmaması ve finallerde kaybetmesi sanırım sadece o zamanlara denk düşen bir durum değil. Zira 2010 Dünya Kupası'nda bu defa da finalde İspanya'ya uzatmalarda kaybettiler ve toplamda 3'te 0 çektiler...

Nasıl ki Microsoft'u Bill Gates kurmuş ve bugünlere getirmişse... Nasıl ki Steve Jobs, Apple gibi bir markayı kurup, tüm dünyayı etkileyen bir marka haline getirmişse... Johan Cruyff da Barcelona futbol akademisi olan La Masia'yı kurup, aynı zamanda akademideki çocukların eğitimlerinin de üstlenilmesi savını özümseyip, bunu total futbol felsefesi ile birleştirdi ve bugün Katalanları dünyanın en iyi ve güçlü (yenilmesi çok zor) futbol kulübü haline getiren altyapının kapısını açmıştır. Cruyff, total futbolu özetleyen şu cümlesinde; "Futbol basit bir oyundur zor olan ise basit futbol oynamaktır" diyerek aslında takım olarak sürekli boş olan yaratacaksın ve rakibe de aynı şekilde boş alan bırakmayacaksın demek istemiş, basit ve sade oynayarak (gereksiz riskten uzak) verimliliğin ve etkinliğin artacağını belirtmiştir. 4-3-3 formatında 'en yakın arkadaşına pası ver ve sonrasında tekrar topu almak için boş bir alana geç' anlayışı ile "tiki taka"nın ilk sinyallerini bu sözleriyle öngörmüştür. Cruyff felsefesi dedikleri aslında onun kendisinin geçmiş tecrübeleri ve kişiliğinin toplamından oluşan bir yansımaydı yeşil sahalara. 'Başka birinin futbol felsefesi le başarısız olacağıma kendi felsefemle rezil olurum' diyebilecek kadar kendine güveni olan bir karakterdi Cruyff. O, hem dünyanın en iyi futbolcularından, hem dünyanın en iyi teknik direktörlerinden ve aynı zamanda dünyanın en iyi futbol filozoflarından biriydi. O kadar açık sözlüydü ki, kendisini eleştirenlere her zaman verilecek bir cevabı vardı ve bu konuda asla taviz vermedi.


Guardiola gibi belki de dünyanın en yetenekli teknik adamının hocası olan Hollandalı efsane, onun gelişiminde de büyük bir rol oynamıştır. Devrinin en iyi ön liberolarından biri olan Guardiola onun için; "Johan Cruyff kiliseyi boyadı ve ondan sonra gelenlere sadece restore etmek yada geliştirmek kaldı" diyerek efsane teknik adama hakkını vermiştir. Luis Enrique, Philip Cocu, Ronald Koeman, Michael Laudrup gibi şimdilerin önemli teknik direktörleri de Cruyff'un el attığı diğer önemli şahsiyetler. Yani Cruyff'un futbol tarihindeki yeri ve önemi herkesin bildiğinin daha da üzerindedir...

Tarihe geçen "Cruyff dönüşü" onun ne kadar teknik bir futbolcu olduğunu ve ikili mücadelelerde kendine özgüven sağladığını gösteren net bir vesikadır. Şık golleri ve üstün futbol zekası ile döneminin futbolcuları arasında sivriliyordu. Her futbolcu gibi onun da zaafları vardı. Onun en büyük zaafı ise sigaraya karşıydı. Hatta öyle bir zaaftı ki bu, Ajax ile Şampiyon Kulüpler Kupası'nı kazandığı 1973 yılında bir elinde kupa, diğer elinde sigara ile pozlara takılmış ve bu konudaki zaafiyeti ayyuka çıkmıştı. Barcelona ile olan teknik adamlık macerasında kulübede sürekli sigara içti. Bünyesi zamanla bunu kaldıramadı ve akciğer kanseri olduğunda sigarayı bırakma kararı aldı. Hatta bu konuda "Hayatımı iki şey değiştirdi. biri futbol diğeri ise sigara. Futbol beni hayata bağladı, sigara ise futbol hayatımı bitirdi" sözleri ile kendi durumunu çok güzel özetledi. Pele, George Best, Eusebio, Beckenbauer, Müller gibi kariyerinin sonlarında o da ABD'ye gitti. MLS zaten 1970'lerin sonlarında oldukça gözde bir tatil beldesi idi ve ABD dönüşü ilk kulübü Ajax ile 2 yıl daha oynasa da futbolu bırakacağı son sezon olan 1983 - 1984 sezonunda Feyenoord'a imza attı ve takımını şampiyon yaparak futbolu Ajax'a küskün bir şekilde 37 yaşında bıraktı.

3 Ballon d'Or ödülü olan Cruyff, 24 Mart 2016'da, 68 yaşında hayatını gözlerini yumarken arkasında bıraktığı ve ölümsüzleştirdiği büyük futbol felsefesinden yararlanan takımlar, futbolcular, teknik adamlar ve daha fazlasını bıraktı. Cruyff olmasaydı bugün belki de Xavi, İniesta, Puyol, Messi ve daha birçokları da olmayacaktı. Seni hiçbir zaman unutmayacağız...







İstanbul, 1968


Beckenbauer and Cruyff 1974 World Cup final West Germany and Netherlands.



24 Mart 2016 Perşembe

Yabancıların gözüyle 3 büyükler


Yurtdışında bulunan futbolseverlere "Türkiye'de en beğendiğiniz futbol takımı hangisidir?" diye bir soru ile anket yaparak çıkacak sonucu merak ettim ama öncelikli olarak sizlere kısaca Google Plus'tan bahsetmek istiyorum.

Facebook, Twitter, İnstagram kadar belki popüler değil ama Google Plus (Google+) tüm dünyada Facebook'tan sonra en fazla üyesi olan ikinci sosyal medya 'dev'i. Kurulduğu ilk yıllarda bazılarına göre Facebook'u dahi bitirecek gözüyle bakılan Google Plus, kısa zamanda bunu yapamasa da (insanların alışkanlıkları öyle kolay kolay hemen değişmez) sürekli büyüyen görüntüsüyle diğer sosyal medya devlerine göz dağı vermiş durumda. Rakiplerine nazaran en büyük eksiklikleri üye sayılarının fazlalığına rağmen aktif kullanıcıların diğer sosyal medya sitelerine göre az oluşuydu ama bunu da zamanla kırarak aktif kullanıcı sayısında 500 milyonu geçti.

Google Plus uygulamasını yıllardır kullanan birisi olarak, Google Plus'un en kalabalık gruplarından biri olan "Champions League" (Şampiyonlar Ligi) grubunun baş moderatörlüğünü 3 yıldır yürütüyorum. Grubun moderatörlüğünü ilk aldığımda 80.000 üyesi var iken şimdilerde yaklaşık 800.000 üyesiyle çok büyük bir aile oldu. Ülkemizden de yüzlerce üyesi var.


Böyle bir girişten sonra, 22 Mart 2016'da kullanıcıların oylarına sunduğum bir anketin sonucunu sizlerle paylaşmak istiyorum. İlk 2 gün boyunca grubun en üstüne sabitlediğim ve sonrasında doğal haline bıraktığım anketin sorusu şu şekildeydi :

"Türkiye'de en beğendiğiniz futbol takımı hangisi?"

Şıklara, sırasıyla alfabetik sırayı takip ederek Beşiktaş, Fenerbahçe ve Galatasaray'ı ekledim. Amacım yurtdışındaki futbolseverlerin eğilimlerini ve düşüncelerini merak etmek, Türk Futbolu'na nasıl baktıklarını gözlemlemek ve daha çok hangi takıma sempati ile baktıklarını tespit etmekti. Doğal olarak içinde Türkiye ibaresi olduğu için ankete katılım nispeten az oldu (şu an 1.600 civarı ama artabilir) ama inanın benim için yine de iyi bir rakam ve katılımın onbinleri bulması halinde de sonucun çok değişeceğini düşünmüyorum.

Anketin sonuçlarına baktığımızda, ülkemizde 3 büyükler olarak bilinen takımların Avrupa ve Dünya üzerinde tanınmalarının ve takip edilebilirlik düzeylerinin artmasının bir numaralı kıstasının Avrupa Kupalarındaki başarıları ve o takıma gelen yıldız transferlerinin olduğu gerçeğini bir kez daha gördük. Ayrıca Türkiye Ligi maçlarının hiçbir şekilde diğer ülkelerde yayınlanmaması da ligimizdeki takımların farkındalık düzeylerini olumsuz etkiliyor. Gerek UEFA ve Süper Kupa Şampiyonluğu, gerekse de Şampiyonlar Ligi müdavimi olma, Fatih Terim, Mancini, Sneijder, Drogba gibi argümanlarıyla G.Saray, tüm Dünya üzerinde en çok tanınan ve daha fazla takipçisi, itibarı olan Türk takımı. Bu iki kere iki dört sonucu kadar kesin ve tarafsız bir gözle de net bir şekilde hissediliyor.

An itibariyle; toplamda 1.609 kişinin oy kullandığı anketin sonuçları...


Buna göre ;

1.609 katılımcının 206'sı (% 13'ü) Beşiktaş, 365'i (% 23'ü) Fenerbahçe ve 1.038'i (% 65'i) Galatasaray lehine oy kullandı. (Oranlar 0,5'ten sonra yuvarlama yapıyor).

Bu arada ankete katılanların yaklaşık % 5'inin Türk kullanıcılardan oluştuğunu da eklemeliyim.

Anket sonucunu (sürekli değişecektir) aşağıdaki linkten takip edebilirsiniz...

https://plus.google.com/+SerdarS%C3%B6zkesen/posts/Va4hZcPojsV

Sizleri de Champions League grubuna beklerim. Grubun linki burada...

https://plus.google.com/communities/108539860833960024922

22 Mart 2016 Salı

Spor Yapmak Lüks Değil, Bir Alışkanlık Olmalı!

Belki daha önce hiç spor yapmadınız, belki başlayıp bıraktınız… Belki de, sporun bir lüks olduğunu düşünüyorsunuz. Sizi rahatlatarak başlayayım: Spor, kesinlikle bir lüks değil. Doğru spor türünü seçerseniz, çok pahalı malzemeler almanıza gerek yok. Bütçenizin rahatça karşılayabileceği miktarlarla, dilediğiniz spora başlamak mümkün. Spor herkes için bir zorunluluk ve bu durum geliriniz ile sosyal statünüzden etkilenmiyor: Vücudunuz, egzersize ihtiyaç duyuyor. Peki, ilk defa başlayacak olanlar için en uygun sporlar hangileri? Bir soru daha: Zaten spor yapıyor ve başka bir spor türünü de denemek istiyorsanız, hangisini seçmelisiniz? Sizler için her iki sorunun cevabını da içeren bir liste hazırladım.


•    Futbol    : Futbol sporunu tanıtmaya gerek yok, ülkemizde zaten yeterince tanınıyor ve seviliyor. Sanılanın aksine sadece bacakları çalıştıran bir spor değil bu; futbol sırasında vücudun tamamı çalışıyor ve şekle giriyor. Belki şaşıracaksınız ama, mekik çekerek bir türlü kurtulamadığınız göbeğinize futbol sayesinde elveda deyip, “six-pack” denen karın kaslarına bile sahip olabilirsiniz! Futbol, yapılması çok kolay bir spor, zira neredeyse hiçbir ön şart gerektirmiyor. İhtiyacınız olan futbol malzemeleri, sadece bir adet meşin toptan (ve biraz açık alandan) ibaret. Eşofmanlarınızı giymeyi de unutmayın! Ustalaştıkça, krampontekmelik ve baldırlık gibi diğer futbol malzemeleri de işin içine girecek elbette – ama başlamak için bir top dışında hiçbir şeye ihtiyacınız yok. (Halı sahada oynuyorsanız, krampon yerine halı saha ayakkabısı kullanmanızı tavsiye ederim.)
 Kimlere Hitap Ediyor?     - Yeni Başlayanlara  
    - Başka bir spor denemek isteyenler
 Malzeme İhtiyacı     Top, Krampon


•    Fitness        : Adını şimdiye kadar çokça duyduğunuz fitness, aslında hiç de karmaşık bir spor değil. Fit vücut sahibi olmak için en uygun spor olan fitness, sizden başka neredeyse hiçbir malzemeye ihtiyaç duymuyor! Rahat hissedilen bir şeyler giymek, Fitness hareketlerine başlamak için yeterli. Fitness hareketleri çeşitli ve diğer pek çok spor türünden esinleniyor; örneğin şınav çekip 100 metre koşmak, squat hareketleri yapmak ve hatta sadece basit bir yürüyüş dahi fitness içerisinde değerlendirilebiliyor. Kısacası, daha sağlıklı ve daha fit bir vücut için yapılabilecek tüm hareketler, fitness sporu bünyesine giriyor.

 Kimlere Hitap Ediyor?        - Yeni Başlayanlara
 Malzeme İhtiyacı         Fitness tişörtü 



•    Bisiklet        : Bisiklet modelleri sadece çocuklar için değil, büyüklere de hitap ediyor. En az koşu kadar kolay ve faydalı bir spor olan bisiklet, kalça ve bacaklarınızı başka hiçbir spor türünün yapamayacağı ölçüde çalıştırıyor ve biçime sokuyor. Üstelik farklı bisiklet modelleri sayesinde, istediğiniz her yerde bu sporu yapabilmeniz mümkün. İster bir dağ bisikleti alın ve kendinizi doğaya bırakın, isterseniz de işe gidip gelirken kullanın – bisiklet, sizi otomobillere ve toplu taşımaya mahkûm olmaktan kurtarıyor!

Kimlere Hitap Ediyor?       -Yeni Başlayanlara
     - Başka bir spor denemek isteyenlere
Malzeme İhtiyacı       Dağ Bisikleti


•    Koşu    : Koşmanın faydaları saymakla bitmiyor: Vücudunuzu forma sokuyor, kan basıncınızı düzenliyor, akciğer kapasitenizi artırıyor ve özellikle kalça bölgesindeki inatçı yağları kolayca eritiyor. Üstelik herkes kolayca yapabiliyor: Koşu, yediden yetmişe tüm yaş gruplarına hitap ediyor. İhtiyacınız olan tek malzeme sağlam bir ayakkabı ve mümkünse düz bir zemin – rahat edebilmeniz için, koşu ayakkabısı kullanmanızı öneririm. Yavaş bir tempoda başlayıp, zaman geçtikçe hem hızınızı ve hem de mesafenizi artırın, etkilerini görmeye hemen başlayacaksınız.

 Kimlere Hitap Ediyor?    - Yeni Başlayanlara
 Malzeme İhtiyacı     Koşu Ayakkabısı


•    Outdoor Sporları    : Hem doğayla baş başa olmak ve hem de spor yapmak için en uygun çözüm, outdoor sporları. Doğa yürüyüşü yapmak için hiçbir malzemeye ihtiyacınız yok; doğanın kendisinden başka! Sadece rotanızı belirlemeniz yeterli, sonrasında her anı keyifli bir yürüyüş sizi bekliyor. Rahat edebilmek ve daha da uzun yürüyebilmek için, trekking ayakkabısı kullanmanızı tavsiye ederim. Bildiğiniz bölgelerde başlayıp, deneyim kazandıkça aynı sporu yapan gruplara katılmanızı öneririm. Outdoor sporları ve doğa yürüyüşü, aynı zamanda sosyalleşmenizi de sağlıyor.
Kimlere Hitap Ediyor?  - Yeni Başlayanlara
Malzeme İhtiyacı  - Outdoor Ayakkabı

Peki, gerek bu sporlar, gerekse de diğerleri için ihtiyaç duyacağınız malzemeleri nereden almalı? Decathlon işte tam da bu noktada devreye giriyor. Avantajlı fiyatları ve uygun alışveriş koşulları, tüm mağazalarında ve web sitelerinde sizleri bekliyor!

Bir boomads advertorial içeriğidir.

16 Mart 2016 Çarşamba

Eskiler de MLS'i severdi

Yaşı 30'u geçmiş, hatta futbolu bırakmalarına tahminen 2-3 sene kalmış bazı futbolcuların en ünlü adreslerindendir MLS (Major League Soccer), yani Amerika'daki futbol ligi. Bu akımı son yıllarda belki de tekrar başlatan futbolcu David Beckham. 10 yıllık Manchester Unıted kariyeri sonrası 2003'te Real Madrid'e imza atan İngiliz futbolcu, kontratının bitiminde (2007) hem de henüz 32 yaşında iken, yani hala Avrupa'da en az 2 sezon daha oynama şansına sahip iken MLS'in yolunu tutmuş ve Los Angeles Galaxy'e giderek tüm dünyayı şoke etmişti. Beckham'ın ardından Henry, Robbie Keane, Nesta, David Villa, Lampard, Gerrard, Drogba, Kaka, Raul Gonzalez, Pirlo ve daha birçok ünlü futbolcu 'para' temalı transferlere imza atarak ABD'nin futbolunun reklamını yaptılar ve ülke futbolunun bugün birçok dünyada izlenebilirlik ve takip edilebilirlik düzeylerini artırmalarına yardımcı oldular.

Franz Beckenbauer, 1980, NY Cosmos 3 FC Koln 1
"Beckham, MLS akımını tekrar başlattı" derken dikkat ettiyseniz bu akımın mazisinin olduğuna vurgu yaptım. Belki gençler bilmez ama MLS, şimdiki zamanda jübilesine az kalan futbolcuların yeni alternatiflerinden değil. Sadece biraz ara verilmişti o kadar. Zamanında Pele'sinden Cruyff'una, Beckenbauer'inden Eusebio'suna, Gerd Müller'den George Best'ine kadar birçok ünlü ve efsane futbolcu ABD'de futbol oynadılar. MLS'in yıllar geçtikçe yükselen pazar değerinin ilk mimarları işte onlardı. Kimler mi onlar? 

New York Cosmos - 1978 Johan Cruyff and Franz Beckenbauer
Franz Beckenbauer, Giorgio Chinaglia, Pele - New York Cosmos - 1977
Franz Beckenbauer (New York Cosmos) ve Gerd Müller (Fort Lauderdale Strikers) yıllarca Bayern Münih'te aynı dönem forma giydikten sonra MLS'te bu defa birbirlerine rakip oldular - 1979
Pele, Hilary Carlyle, Eusebio  Quicksilvers - NY Cosmos maçı öncesi 1977
Fort Lauderdale Strikers 1979, Alman gol makinesi Gerd Müller
1970'li yılların ortaları ile 1980'li yılların başlarında NBA yine Amerika'nın gözbebeği iken bu büyük futbol yıldızları da onlara büyük rakip oldular. O yıllarda ABD'de olmak vardı hakikaten. Düşünsenize, gündüzleri Pele, Best, Eusebio, Müller, Cruyff, Beckenbauer ve diğerleri sahne alırken, akşam seanslarında ise basketbolda Kareem Abdul Jabbar, Larry Bird, Julius Erwing, Moses Malone, Elvin Hayes, Walt Fraizer, George Gerwin ve nicelerini izlemek için dünyanın en şanslı insanı olmak gerekiyordu.


George Best, 1979 Fort Lauderdale Strikers.
Los Angeles Aztecs - New York Cosmos maçından George Best and Pele - 1978 
LA Aztecs takımının sahibi Elton John (4 numaralı) ve takım kaptanı George Best

10 Mart 2016 Perşembe

'Snapsports' nedir?


Yukarıdaki fotoğraf karesi Hindistan'daki bir okuldan. Adı; Indraprastha International School...

Karmaşık bir düzende, hiçte alışık olmadığımız bu sahada 4 farklı spor dalını yapabilmek mümkün. Geleneksel spor sahalarının aksine modüler bir sistemde; basketbol, badminton, tenis ve voleybol sporlarını yapabileceğiniz bu ortamda başka bir saha aramanıza gerek kalmıyor. Böylelikle özellikle çocukların erken yaşlarda hangi spor dalına eğilimli olduklarına rahatlıkla karar verebileceğiniz bir mekan yaratmış oluyorsunuz. Böyle modüler bir sahayı sadece okullarda değil, birçok ebeveyn kendi evlerinin bahçelerine pekala yaptırabilirler. Çocuklarınızın güvenle arkadaşları ile beraber tek bir spor dalına bağlı kalmadan birçok sporu aynı anda yapabileceği bu ortamda vücudunuzu ve dolayısıyla sağlığınıza çok önemli artılar kazandırmış oluyorsunuz.

Çok amaçlı spor sahalarına uygun şekilde altyapısı kurulan ve son yıllarda adını "Snapsports" ile tüm dünyaya duyuran bir sistem var. Bu sistem ile beraber, birçok spor dalını aynı sahada oynayabilmek için zemine özel kaplamalar getirildi ve bu sayede emsalsiz top kontrolü ve performansı oluşturuldu. Darbeleri hafifletmek adına ekstra hafifletici özel teknolojiler kullanılarak sporcu sağlığı en üst seviyeye getirildi. Yüzey kaplamalar, normal kauçuk kaplamadan daha hafif bir şekilde dizayn edildi ve çok kısa sürede monte edilebiliyor. Snapsports uygulamasını veren Türkiye'de de çeşitli şirketler var.

İşte yurtdışındaki Snapsports uygulamalarından bir tanesinin videosuyla sizleri başbaşa bırakıyorum :


4 Mart 2016 Cuma

Michael Jordan - Özel Koleksiyon

20 fotoğraftan oluşan geniş ve bir o kadar güzel bir Michael Jordan galerisi ile sizlere konuk olmak isterim.

Bundan önce yine "I Love This Game" adı altında 20 kareden oluşan Michael Jordan, Kobe Bryant ve Allen Iverson ağırlıklı bir galeri paylaşmıştım. Galerideki birçok fotoğraf karesini ilk defa gören takipçilerim serinin ikincisinin paylaşılması için özellikle sosyal medya hesaplarımdan bana yorumlar yazmıştı...

... I Love This Game - 2 adlı galeri için kısa zaman sonra hazırlıklara başlayacağımı ilettikten sonra, basketbol tarihinin görmüş olduğu en büyük basketbolcusu olan Michael Jordan'ın yine çoğunu ilk defa göreceğinizi tahmin ettiğim muhteşem galerisi ile sizleri başbaşa bırakıyorum, umarım beğenirsiniz...

'Kalite' kelimesinin fotoğraf karesine yansıyan hali
Bir zamanlar Michael Jordan da 'young' ön adıyla çağrılıyordu























'Rocky 2' filminde Apollo - Rocky mücadelesi öncesi gösteri maçındaki Jordan
Jordan, sokak basketbolundan geldi ve çoğu genç gibi hareketli ve renkli bir yaşantısı oldu.


















İlk Bulls dönemi bitiminde (1984 - 1993) Unıted Center'ın önüne yapılan heykeli 
Jordan'ın "portreler" adlı çalışmasından
Başka gezegenlerden gelen 'başka' bir oyuncuydu Iverson
Jordan'ın "siyah - beyaz, atletik, farklılık ve özgürlük" adlı çalışmasından

Özgün basketbol yorumcusu Kaan Kural, Michael Jordan hakkında Kobe Bryant ve LeBron James kıyaslamaları hakkında belki de çoğumuzun içinden geçen sözleri sanki bizim ağzımızdan söylemiş gibi : "Ben oyucuları kıyaslamayı sevmem. Ama Jordan olmak imkânsız. Mutlaka ondan daha yetenekli oyuncular gelecek. Bence Tracy McGrady ve Kobe Bryant'ın MJ'den daha az yetenekli oyuncular olmadığını düşünüyorum. Fakat Michael Jordan'ın zihinsel gücü iki üç insan da var. Ben onu Michael Schumacher ve Tiger Woods ile karşılaştırırım. Michael Jordan yenilmeyi asla kabul etmeyen, kazanmak için yeteneklerini sonuna kadar zorlayan ve bunu akıllı bir şekilde kullanan bir insan. LeBron James Jordan'ı istatistiklerde geçse de asla onun kadar maç kazanamayacak. Jordan'ın zihinsel gücüne hiç kimsenin ulaşamayacağını düşünüyorum. "
23 Kasım 1991 - Bu atış senin için Mutombo (Denver) 
Görsellik, zerafet, yetenek, kalite ve daha fazlası için bknz. MAJESTELERİ
MJ & MJ 
Jordan & Steve Kerr (Şimdi ki Warriors'un koçu)
Shaquille O'neal & John Stockton
Onca emeğin sonuna tabii ki şampiyonluk yakışır majesteleri. İnandın ve başardın. Ağlamak senin de hakkın...
“Yenilmeyi kabul edebilirim, ama bir daha denememeyi; ASLA!"

 "Yetenek maçı kazandırır ama zeka ve takım oyunu şampiyonluğu!"